1990’lı yılların en unutulmaz 10 oyunu hangileridir?
30 yaşında biri için 1990’lı yıllar oldukça güzel geçmişti. 90’lı yıllar birçok konuda hayatımızın en anlamlı yılları olmuştur. İşte tam o yıllarda şimdi unutulmuş olan ancak belki de tek eğlenceniz olan oyunları sizler için listeledik. Belki hatırlayıp, herkes biraz da olsa hüzünlenecektir. 90’lı yılların oyuncakları nelerdir? 90’lı yılların oyunları hangileridir? 1990’lı yılların en unutulmaz 10 oyunu hangileridir? sorularının ortak cevabını beraber, listelenmiş şekilde bulabileceksiniz.
1990’lı yılların en unutulmaz 10 oyunu hangileridir?
90’lı yıllar gerek teknoloji gerekse sanat adına Türk Tarihinin en parlak dönemi olmasa da çoğu insan için nostaljinin besin kaynağıdır.
Sonraki senelerde teknolojinin hızla değişmesinden mi yoksa gerçekten 90’lı yılları özel kılan ancak kimsenin fark edemediği bir dokudan mı bilinmez, özellikle günümüzde herkesin gülümseyerek hatırlayacağı yıllar olarak hatırlanmaktadır.
Bu yazıda meşhur 90’lı yılların vazgeçilmez oyuncaklarından ve dönemde klişeleşmiş şu an için telaffuz edilmesi tuhaf ancak o dönem için sempatik sayılacak cümlelerden bahsedeceğiz.
1. Taso
Cipslerden, bakkallardan ve daha birçok ürünün içinde hediye olarak verilen bu plastik, yuvarlak, resimli oyuncaklar günümüz oyuncakları ile kıyaslandığında neredeyse hiçbir özelliği olmayan oyuncaklardı.
Çeşitli çizgi film kahramanlarının resimlerinin yer aldığı bu yuvarlak plastikler dönem çocukları için vazgeçilmez oyuncak iken aynı zamanda taso sayısının fazlalığı çocuklar arasında bir çeşit itibar göstergesiydi.
Üst üste dizilen Taso’ları başka bir tasoyla ya da dönemin gerektirdiği gibi “kaflik” ile ters yüz etmeye çalışmak en meşhur taso oyunuydu.
Kimi çocuklar yeterli taso sayısına ulaşınca diğer çocuklara bedava dağıtırdı tasolarını ve böylece paylaşma ruhu kazanırdı çocuklar.
2. Tetris
Bugün el atarisi olarak adlandırabileceğimiz “Tetris” çoğu çocuğu gidilen misafirliklerden ya da sıkıcı ve uzun yolculuklardan kurtarmıştır.
Siyah beyaz ekrana sahip olan Tetris in ekranının üzerinden rastgele şekillerin düşmeye başlaması ve bu şekilleri bir dikdörtgene tamamlamak için verilen uğraş, küçük yaştaki çocuğun bir anlamda zihinsel gelişimine yardımcı oluyordu.
Bugünkü oyunların aksine tetris oynamak için tek gerek bir adet el atarisi ve pil sahibi olmaktı. Bugün ise iyi bir oyun oynamak için iyi bir bilgisayara ve internete, özetlemek gerekirse yüksek meblağlarda paralar harcamaya ihtiyacınız vardır.
İlgili Link: Tetris oynayarak stres bozukluğu, iştahsızlık ve göz tembelliğine elveda!
3. Plastik Vampir Diş
Teknoloji ve sanatın henüz olgunlaşma aşamasına varmadığını düşünürsek, 90’lı yıllarda korku maskesi de bir hayli basit yapılırdı.
Yine plastikten şekillenen vampir dişleri henüz küçük yaştaki çocukların birbirlerini ya da anne-babalarını korkutmak amacıyla üst ve alt dudaklarının arasına sıkıştırdığı bir oyuncak türüydü.
O yaşlarda çocuklar her bulduklarını ağızlarına götürdüklerinden, daha doğrusu dünyayı tadarak öğrenmeye çalıştıklarından bugünkü gibi oyuncakların, çocuk sağlığını tehdit etme konusunda aileler oldukça rahattı.
Öyle ki, mey buz adı verilen donmuş meyve aromalı buz çocukların yaz aylarında vazgeçemediği yegane dondurma çeşidiydi.
4. Su Fışkırtan Yüzük
Kendilerine son derece gizemli bir şaka aleti bulan çocuğun önüne kim geçebilir? Bu oyuncak türlerinin başında ise şu fışkırtan yüzük gelmektedir. Az miktarda su haznesi bulunan bir baloncuğun ucuna takılmış bir yüzükten bahsediyoruz.
Bu su haznesi avucunuzun içinde kalırken yüzüğü parmağınıza geçiriyorsunuz ve yüzüğün hemen sağ tarafındaki küçük bir delikten avucunuzla hazneye uyguladığınız basınç sonucu su fışkırıyordu.
Çıkan su kimseye ciddi bir zarar vermiyordu elbette ve bu durum, şakayı yapan çocuk için mükemmel bir eğlence kaynağı oluyordu.
5. Topaç
Topaç dönemin en becerikli çocuklarını saptamak için mükemmel bir oyuncak haline gelmiştir. Belki de şu ana kadar saydığımız tüm oyuncaklar içerisinde en fazla el becerisine sahip olmanız gereken bir oyuncaktır topaç.
Bugün Beyblade olarak oynanan oyunun atasıdır aynı zamanda. Ancak bugünkü gibi plastik ve ışık saçan bir oyuncak değil genellikle tahtadan oyulma, aşağı doğru kapanan bir koni şeklindedir.
Etrafına sarılan ip ile ivmelendirilir ve fırlatılır. Yer yer bir sopanın ucuna bağlanarak atılır ve atıldığı ip ile ara sıra vurularak ivmesinin düşmemesine çaba gösterilir.
Bir çok yetişkin bugün “bir türlü beceremezdim” olarak hatırlasa da o dönemde bu işi becerememek bile güzel bir duygudur.
6. Sek-Sek
Çocuklar oyun oynamak isterse onları durdurabilecek çok az şey vardır. Çünkü hayal güçleri ve yaratıcılıkları sınırsızdır. Bu hayal gücünün bir örneği olarak sek-sek dönemin en sevilen ve aynı zamanda spora teşvik eden en eğlenceli oyunların başında gelir.
Zemine tebeşir ile 1’den 10’a kadar numaralandırılmış kareler çizilir, 1’den başlamak kaydı ile herkesin bir taşı olurdu. İlk olarak sırası gelen kişi elindeki taşı atmak 1 numaralı karenin dışında kalmayacak şekilde çizdiği kutucuğa atardı.
Daha sonra 2-3-4 olarak devam eder ve geçtiği her kareye tek ayağının üstünde zıplayarak devam ederdi. Bu şekilde 10 numaralı kareye gidip geri gelebilen ilk kişi oyunu kazanırdı.
7. Sanal Bebek
Teknolojinin yavaş yavaş gelişmeye başlamasıyla ortaya çıkan Sanal Bebek ortalığı kasıp kavuruyordu. Yine siyah beyaz bir ekranda oynanan sanal bebek sorumluluk bilincini minimum düzeyde insanlara kazandırmaya çalışıyor ve bunu yaparken de eğlenceyi amaçlıyordu.
Oyuna göre sanal bebek yumurta halinde başlardı ve yumurtadan çıkıp minimum hayati ihtiyaçları düzenli bir biçimde yerine getirdikçe büyürdü.
Oyunun belirli bir noktadan sonra sıkıcı olmaya başlamasıyla arka kısmında yer alan reset (yeniden başlama) tuşu ile tüm süreç yeniden başlardı.
Çocuklar diğer çocuklarla beraber oyundaki bebeklerinin büyüklerini ölçerek birbirleriyle yarışırlardı.
8. Pamukta Fasulye Yetiştirmek
İlkokul ödevi olarak pamukta fasulye yetiştirmek, tüm öğrencilerin olmazsa olmazıdır. Bir tabağa ıslak pamuk içine yerleştirilen fasulye ya da nohut ile yeniden bunları yetiştirmeye çalışmak, öğretmenlerin öğrencilerine vereceği en önemli Fen Bilgisi ödevi idi.
Islak pamuk içinde yer alan nohut ya da fasulyenin yeşermesi daha sonra onu toprağa geçirmek önemli ve zor bir işti.
Bu sayede çocukların doğa ile iç içe olması ve sorumluluk sahibi olmalarını sağlamak amacıyla bu tarz ödevlere sıkça başvurulurdu. Kokusu her ne kadar hoş olmasa da tüm ebeveynler bu aktivite için çocuklarına izin verirdi.
9. Teletext
Sosyal medya henüz ortaya çıkmamışken, bilgi yayma amacı olarak kullanılan teletext televizyon sahiplerinin haber programlarından ve radyolardan sonra anlık bilgi edinebileceği yegane araçtı.
Televizyonların (genelde televizyonlar da gazetelerin dağıttığı kuponlarla alınırdı) çoğunda yer alan teletext ile hem hava durumu hem spor haberleri, puan durumu ve basit anlamda oyunların yer aldığı bir ara yüzdü.
10. Patates Baskı
Sebebi nedir bilinmez ancak sanatın bu şekilde ifade edilmesi her insanın yetişkinliğe eriştiği dönemde sorgulanmıştır. Sulu boyanın patates ile birleşmesi hem çocuklar için eğlenceli hem de yaratıcılığı olumlu yönde etkileyen bir aktivite idi.
Patatese bıçaklarla şekil verip, o şekli istenen boya ile boyayıp beyaz kağıda basmak çok eğlenceliydi. Aynı zamandan 90’lı yılların sonlarına doğru işe bir de iplik boyamak girmişti. İstenen uzunlukta bir ip birkaç farklı renge boyanırdı. Daha sonra tamamen rastgele kağıda serilir ve kağıdın boş kalan kısmı ipin üzerini kaplayacak şekilde kapatılırdı.
İp bu işlemin ardından tek bir doğrultuda çekilir ve ortaya rengarenk farklı şekiller çıkardı. Birçok öğrenci resim dersinde bu aktiviteyi ve patates baskıyı yapmıştır.
Gelelim o yıllarda en çok kullanılan kelime şakalarına:
- Hey Corç versene Borç. Olmaz Maykıl Bende de yok.
- Baylar bayanlar merdivenden kayanlar
- Aynen con vaynen
- Ayıp ettin Şemsettin vidaları gevşettin
Ve bunlar gibi daha birçok dillere pelesenk olmuş cümle mevcuttur.