Hiçbirimiz Telefonlarımıza Yarım Saatte Bir Bakmadan Duramıyoruz!
Hiçbirimiz Telefonlarımıza Yarım Saatte Bir Bakmadan Duramıyoruz!
Akıllı telefonlar hayatımıza girdiğinden beri oldukça önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Küçük çocukların bile susması için bir numaralı araç haline gelen akıllı telefonlar, bağımlılık yapıyor. Bu bahsettiğimiz farkında olmadan ancak, gerçekten bir bağımlılıktır. İşte bu akıllı telefon bağımlılığı ile ilgili de birçok araştırma yapılmış. Araştırmaların sonucu da gerçekten şaşırtıcı.
Her gün bağımlılık derecesinde ve öyle sık kullanıyoruz ki, adeta hayatımızın önemli bir parçası olmuş durumdalar. Çünkü artık hem işinizi halletmek için hem de eğlence amacı ile akıllı telefonlarınızdan yardım alabiliyorsunuz. Bakıldığında ise; küresel bazda akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 63’ü, her yarım saatte bir telefonlarına bakıyor. Yüzde 22’sinin de yaklaşık olarak 5 dakikada bir telefonunu kullanmadan duramadıkları ortaya çıkmaktadır.
Hatta bu araştırmayı, Medya Takip Ajansı olan Interpress tarafından IAB gerçekleştirmiş. Üstelik araştırma 18 ülkede gerçekleştirilmiş olup, değişik veriler ile sonuçlanmıştır. Derlenen bilgilere göre dünya genelindeki bir çok kişi, gün içerisinde en az bir kere mobil web ya da mobil uygulamalar üzerinden internete erişim sağlamaktadır.
Biraz önce bahsettiğimiz istatistiklerin ülke verileri de bulunmaktadır. 30 dakikadan fazla telefonuna bakmadan duramayan kişilerin yaşadığı ülkelerin başında, yüzde 78’lik bir sayı ile Brezilya gelmektedir. Brezilya’yı yüzde 73 ile Arjantin takip etmektedir. Onu da yüzde 71 ile İngiltere takip ediyor. Ülkemizde ise insanların yüzde 62 kadarı, yarım saatte bir olarak telefonuna bakma ihtiyacı hissetmektedir.
Bunun yanında akıllı telefon kullanan kişilerin yüzde 22 kadarı, günde 6 saatten fazla zamanı akıllı telefonu ile geçirmektedir. Buradaki verilere göre de mobil cihazlar üzerinde 6 saatten fazla zaman geçiren 3 ülke; Brezilya, Çin ve Arjantin olmuştur. Türkiye’de ise kullanıcıların yüzde 20’si kadarı, zamanlarının 6 saatten fazlasını mobil cihazlar üzerinde geçirmektedir.
Ayrıca dünya üzerinde internete erişim sağlayan kişilerin bir günde ortalama 5.82 mobil siteyi ziyaret ettiği ortaya çıkmıştır. Bunun yanında ortalama 5.85 mobil uygulama kullandığı görülmektedir. Türkiye’de ise bu rakam ortalama 5.57 mobil site ve 4.74 mobil uygulama kullanımıdır. Yapılan Mobil Tüketici Deneyimleri Araştırması’na göre, akıllı telefon kullanıcıları, hem mobil web hem de mobil uygulamaları farklı konular için tercih etmektedir. Buna göre şunu söylemek mümkün olacaktır.
Mobil web daha çok işlevsel ve ihtiyaca yönelik olarak kullanılmaktadır. Akıllı telefon kullanıcıları, mobil uygulamaları ise daha çok eğlence ve sosyal aktiviteler için kullanmaktadır. İnsanlar; herhangi bir ürün ya da hizmet alınırken ya da basit rezervasyonlar yapılırken, çoğunluk ile mobil web kullanılmaktadır. Eğitim, iş ya da seyahat gibi etkinlikler için de genel olarak mobil web tercih edilmektedir. Akıllı telefonlar üzerindeki mobil uygulamalar ise; genellikle oyun oynamak, müzik dinlemek video ya da film izlemek gibi aktiviteler yapılırken kullanılmaktadır. Yani mobil uygulamalar genelde eğlence içerikli olarak tercih edilmektedir. Son olarak e-posta, sosyal paylaşım, mesajlaşma, sesli ve görüntülü aramalar vs.. gibi iletişim işlevleri için de mobil uygulamaların kullanıldığı görülmektedir.
Akıllı Telefonların İnsan Sağlığına Etkileri Nelerdir?
Bunlara ek olarak telefon ve televizyonların da insan sağlığını ne derecede etkilediği ortada. Etkiler tam anlamı ile kanıtlanmış olmasa da; Selçuk Üniversitesi’nde Anabilim Başkanı Öğretim üyesi olarak görev yapan Yavuz Selvi’nin yaptığı açıklamalara göre, ışıkların ve telefon kullanımına bağlı uyku eksikliklerinin insanlar üzerindeki etkileri görülmektedir. Doç. Dr. Yavuz Selvi yaptığı açıklamada şu ifadeler yer veriyor.
“İşi gereği çok geç saatlere kadar çalışmak zorunda olan insanların ya da bilgisayar, televizyon ve akıllı telefonların ışığına maruz kalmış olan insanlarda vücut saati kendi ritminden uzaklaşmaktadır. Bireylerin doğal ritminde, büyüme hormonu ve melatonin gibi hormonlar ve aydınlık karanlık ve uyku uyanıklık döngüsüne göre belirlenmiş bir salgılanma zamanı bulunmaktadır. Dolayısıyla insanların gece uyku saatlerinde akıllı telefonlar, bilgisayarlar, televizyonlar ya da oda ışıkları ile bu hormonların salgısında birtakım değişiklikler ortaya çıkmaktadır. En önemlisi de geç saatlerde yatmak, düzensiz bir vücut ritmi oluşturmaktadır. Bu da insana doğal olmayan bir ritim kazandırıyor. Kazanılmış olan bu doğal olmayan ritim; pek çok fiziksel ve ruhsal hastalığa da zemin hazırlamaktadır. Kısacası; geç yatan bireylerin uyku kalitesi düşüktür. Daha yorgun, gergin, dalgın, dikkatsiz olurlar ve çoklukla unutkanlık şikayetleri mevcuttur.”
Kişilerin bu tür problemleri yaşamamaları içinse yapmaları gereken mümkün olduğunca kısık bir ışık kullanmak ve elektronik aletlerden mümkün olduğunca uzak durulması gerekmektedir. Ciddi anlamda bakıldığında; zaman kaybı ya da sürekli telefonla ilgilenmekten doğan verimsizliğin yanı sıra, akıllı telefonların ilişkileri zedeleyebildiği de bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; ebeveynler çocuklarının sürekli mesajla iletişim kurmalarından şikayet ederken, çocuklar ise ailelerinin bir konuşmayı gelen telefon ya da e-postaya bakmak için yarıda kesmesine içerlenmektedir.
Daha büyük bir gerçek var ki; o da akıllı telefonların daha uzun vadeli etkilerinin de bulunuyor olmasıdır. Dikkat ederseniz, gittikçe yapmamız gereken şeyleri kendimiz yapmayarak yeteneklerimizin körelmesine sebep olmaktayız. Mesela artık hiçbir randevumuzu hatırlamak zorunda değiliz. Çünkü yanımızda adeta alarmlı bir ajanda var. Hesap makinesini, yazım kılavuzlarını yanımızda taşıdığımız için hiçbir şeyi hatırlamamız ya da beynimizi zorlamamız gerekmiyor. Tüm bunların, insan ırkının sağlığı ve iyiliği üzerinde olumsuz etkileri olabileceği öngörülmektedir.
Akıllı Telefonunuzu Kurtarıcı Olarak Görmeyin!
Mantıklı bir çerçeveden bakıldığında ise insanlar; akıllı telefonları adeta bir kurtarıcı olarak görmektedir. Bunlara örnek verecek olursak; diyelim ki kimseyi tanımadığınız bir davettesiniz. Sizler bir köşede dikilirken cep telefonunun, sıkıntı ya da yalnızlığımızı arkasına saklayabileceğimiz bir kurtarıcı görevi gördüğü kesin olarak kanıtlanmıştır.
Ancak bu durumu başka bir örnekle anlatmaya çalıştığımızda, durum ne yazık ki öyle olmuyor. Adeta konuşmayan, kendini yormayan insanlar haline geldiğimiz oldukça açık bir şekilde görülmektedir. Diyelim ki; iki arkadaş bir mekanda oturuyorsunuz. Karşınızdaki kişi ya da sizin telefonunuz ile ilgilenmeniz; bulunduğunuz yeri, yediğiniz yemekleri ya da birbirinizin fotoğraflarını çekip paylaşmanız, aslında ilişkilerinizi belki siz dahi farkında olmadan zedelemektedir. Bu kişilerin tüm dünyayla paylaşım yapmayı seçmelerinin etkisi de duygusal bir temastan bilerek ya da bilmeyerek kaçınmalarına sebep olmaktadır.
Son olarak her şey olduğu gibi telefon da büyük bir ihtiyaçtır. Kullanılması nerede ise zorunlu bir hale getirilmiştir. Siz istemeseniz bile, bugün telefon kullanmayan küçük bir çocuk bile kalmamıştır. Toplum olarak teknolojiyi kullanalım. Tabi ki kullanalım. Ancak yemek yerken de olduğu gibi, kararınca kullanalım. Telefonların toplumsal etkileri bir yana vücuda olan radyasyon etkisi ve bununla beraber bizlere vermiş olduğu baş ağrısı da cabasıdır.
Yapmamız gereken şey, telefonlarımızı yahutta mobil cihazlarımızı gerektiğinden fazla kullanmamaktır. Hatta telefonunuz için mümkünse bir kulaklık alın. İşi gereği sürekli telefonda konuşmak zorunda olan kişiler vardır. Onlar için de; mümkünse bir kulaklık takarak onunla konuşmaları en doğru yöntem olacaktır. Kulaklık ne de olsa telefonun beyine direkt olarak yaptığı etkiyi biraz da olsa hafifletecektir. En azından kulağınıza koymuş olduğunuz telefon kadar radyasyona maruz kalmamış olacaksınız. Teknoloji büyük bir nimettir. Onu en üst seviyede kullanalım, ancak bunu yaparken sağlığımızı da koruyalım.