İnsanlar balinalar gibi 200 yaşına kadar yaşayabilecek mi? Bilim ne diyor?
Her gün vücudumuz biraz daha hasar görüyor ve onarılmadan devam ediyor. Bu hasarlar üst üste biriktiğinde, zamanın verdiği birikimle, yaşa bağlı hastalıklar oluşuyor. İnsan ömrünü bitiren de zamanla hastalıkların neden olduğu, kalıcı düzelmeyen hücrelerdir. Bilim insanları bunlara hasar görmüş hücre yada yaşlı hücre diyor. İnsanlarda durum böyle ama hidra denilen deniz anası gibi su canlıları, vücutlarındaki hasarı onarabiliyor, hatta onarılmayan hücreleri de dışarı atıyor. Balinalar ise 200 yıl kadar yaşayabiliyor. Bilim insanları şu anda uzun ömürlü hayvanlar, nasıl bunu başarabildiklerini ve yaşam sırrını çözmeye çalışıyorlar. Merak ettikleri ise, İnsanlar balinalar gibi 200 yaşına kadar yaşayabilecek mi? Yaşlanmayı sınırlamak ve ömrü uzatmak mümkün mü? DNA onarımı ile insan ömrü uzatılabilir mi? İnsan neden yaşlanır? Yaşlanmayı Etkileyen Faktörler nelerdir? sorularının cevabını aramak. Yazımızda bilim dünyasının insan ömrünü uzatma hakkında neler yaptıkları hakkında bilgiler vereceğiz.
İnsanlar balinalar gibi 200 yaşına kadar yaşayabilecek mi? Bilim ne diyor?
İnsanlarda hasarlı hücreleri çekip alıp, yerine yeni hücreler konulabilseydi, ömür uzayabilir denilebilirdi. Özellikle kanserli hücrelerin oluşmasını sağlayan hasarlı hücreleri nasıl yok edebiliriz?
Hidra gibi basit bir deniz canlısı, kendini üremeye değil, onarım işlerine yöneltiyor. İnsanlar da ise durum böyle değil. İnsanlar hayatlarını hızlı yaşamaya programlı olup, erken yaşlarda ölürler. Halbuki bir deniz anasından bile donanımlı bir vücudun neden böyle bir eğilime sahip olduğu, bilim adamlarının en merak ettiği konudur.
Bilim insanları aynı Hidralar gibi, insanlarda enerjisini üreme yerine, hasarları onarmaya karşı kullanabilir mi? diye araştırma yapıyorlar ama teoride olur derken, işi hayata geçirmek hakkında ise net bilgi veremiyorlar. Teorik olarak, eğer insan hasarlı hücrelerin birikmesinin önleyebilirse, yaşlılık diye bir dönem olmayacak. Ölmek içinde, hastalık nedenleri olmayacak. Genç kalacak ve uzun yaşayacak. Şimdilik kulağa hoş gelse de tamamen teori de tabi.
Kromozom uçlarındaki telemorler, hücre yenilenme konusunda bir etken
Telomerler, Kromozom uçlarında bulunmakta ve her hücre bölünmesinde, ortaya çıkan yeni hücrenin, yenileme miktarına sınır koyuyor. O zaman bu telomerlerle oynayıp, sınırsızca hücre bölünmesine ve yenilenmesini sağlayamaz mıyız?
Bilim insanları önce olumlu olarak işe başlasa da bunun bir çözüm olmadığını görüyorlar. Çünkü telemorler sınırsızca hücreyi işaretlerse, ilerle kanserli bir hücre olursa da sınırsız bir şekilde çoğalacaktır. Bu da daha hızlı ölümlere neden olmaktadır. Aslında insan kodlamasını yapan mükemmel tasarımcı, telomerleri bu amaçla organik olarak kodlamış. Yaşlı hücrelere, kansere bulaşsa bile üremiyor ve dağılamıyor.
Gerontoloji teorisyenlerinin ünlülerinden biri olan Aubrey de Grey, önümüzdeki 25 yıl içinde yaşlanma yarı yarıya düşecek, daha uzun ömür olacağını düşünüyor. Doğal olarak Tıp geliştiğinde hastalıklarla mücadele kolaylaşabileceği için bu bir teori olmasına da gerek yok.
Bilim en çok uzun ömürlü hayvanların, genetiklerini inceliyor. Yaşlılık kaçınılmaz değil, eğer uzun yaşayan hayvanların sırrı çözülebilirse, insanlarda da uygulanmaya başlayacaktır.
Şimdilik uzun yaşamak için öndeki en büyük 2 sorun var. Bunlardan biri Kalp ve Damar Hastalıkları diğeri ise Kanserdir. Sağlıklı Beslenme, spor yapmak, düzenli uyku ve stresten kaçarak şimdilik hastalıklara karşı fiziksel koruma sağlayabilirsiniz.
210 yaşına kadar yaşayan balinaların sırrı nedir?
Eskimolar balinaların insanlara göre 2 kat daha fazla yaşadıklarını söylerler. Bilimsel araştırmalar bunun gerçekten doğru olduğunu gördü. Balinalar en az 150 yıl yaşıyorlar. İçlerinde 210 yıl yaşayanlarda görülmedi değil.
En uzun yaşayan canlı sınıfına giren Balinalar, bilim insanlarının inceleme alanlarına girdi. balinalar yaşlandıkça kalın ve yağlı bir derisi olup, birde yara izleri görüldü. Kutup Balinalarının, yaşlanmaya karşı özel bir vücut mekanizması var. İngiliz Liverpool Üniversitesi bilim grubundan Joao Pedro de Magalhaes ve ekibi, balinaları ve onun gibi uzun yaşayan diğer canlıları incelemeye aldı. amaç insanları uzun yaşatacak bir ilaç geliştirmek.
Joao Pedro de Magalhaes, yaşlanmanın bilimsel nedenini gerçekte bulduklarında bile, az da olsa yaşlanmayı geciktirebilirlerse, bu bile insanlara çok etki edeceğini söylüyor.
Harvard Üniversitesi Vladim Gladyshev’de bu konuda hemfikir. Yaşlanmanın biyolojik bir sorun olduğunu, kronik hastalıkların çıkma nedenin başında yaşlılık geldiğini, biyomedikal bilmin Kanser, Alzheimer ve Diyabet gibi hastalıklarla nasıl mücadele edebileceklerini araştırmalarının yerine, yaşlanmayı nasıl geciktirebiliriz diye zaman harcasa daha yerinde bir mantık olacağını söylüyor. Çünkü yaşlılık gecikirse, bu tip ölümcül hastalıklara yakalanma riski de düşecektir.
İnsan neden yaşlanır? Yaşlanmayi Etkileyen Faktörler nelerdir?
Yaşlanma faktörleri yada Yaşlanmanın nedenleri arasında, ilk olarak, çevresel etkenleri görebiliriz. Çevresel faktörlerin içinde en tehlikeli olanlar, Havadan soluduğumuz ve yenilen Zararlı Kimyasallar, bir diğeri de Radyasyon’dur. DNA’nın yapısını bozabilen ve melokülerin fonksiyonlarını inceden inceye hasar verir. Bazı hücreler bunlara karşı kendini koruyabilir, ama saldırı çok olduğunda dayanamaz ve bozulur. Bu bozulmalar sonucu, tümörlerin oluşması kaçınılmazdır.
Yaşlanma faktörleri yada yaşlanmanın nedenlerinin içinde ikinci büyük etken ise, metabolizma sorunlarıdır. Hücreleri elektrik üreten termik santral olarak düşünün. Enerji üretirken saldığı atık maddeler, bacalardan salınmaktadır. Bu bacaları temizlemek için aynı zamanda diş macunlarında ve şampuanlarda bulunan köpük yapan SLS adında kimyasallar ile tıkanması engellenir. Tıpkı Hücrede de böyledir. Zamanla hücrelerde biriken atık maddeler, biyolojik sistemi sekteye uğratabilir.
Yaşlanma faktörleri yada yaşlanmanın nedenlerinin üçüncü olarak sayabileceğimiz etken ise, organların yenilenme sorunları. Telomer adında, kromozomların uç noktalarındaki DNA sonladırıcısı, aynı ayakkabı bağcıklarını mühürleyen plastiklere benzer. Eğer bu parça zarar görürse tıpkı bağcıkların çözünmesi gibi etki gösterir. Hücre bölündüğünde bu telomerlerde kısalaşmaya başlar. En son kısa kaldığında zarar görür. Hücrenin ölümcül süreci başlar. İşte bu yüzden dolayı bir çok hastalığa karşı çaresiz kalınmaktadır.
Bununla baş edebilmek için bilim dünyası çalışmakta. Bazı deney çalışmalarında ilginç sonuçlara rastlandı.
Bakmadan Geçme: Dünyanın en uzun ömürlü insanları hangi ülkelerde yaşıyor?
Yaşlanmayı geciktirmek mümkün mü?
Yaşlanmayı geciktirmek ile ilgili bir çalışmada, deney farelerinde diyabet hastalığına karşı metformin denen bir ilaç kullanıldı ve farelerin yaşlanma süreci gerilemişti.
Solucanlarda da bir genin değiştirmesi sonucu ömrünün uzadığı görüldü.
Başka canlılarda da bir takım çalışmalar yapıldı ve yaşlanmayı geciktirmek gerçekten de mümkün olabileceği gözlemlendi.
Joao Pedro de Magalhaes, yaşlanma sürecine etki yapılarak, kontrol edilebileceğine inanıyor.
Uzun ömürlü balinaların 20 metreyi bulan, 100 tonluk ağırlığa ulaşan, bu devasa yaratıkların, çok yavaş metabolizmaları var. Ayrıca vücut ısıları da düşük. Vücudun boyutuna göre, kanser olma riski de büyük olması gerekirken, bunu engelleyen ciddi bir mekanizması var. Bilim adamları bunu incelediklerinde genlerindeki mutasyon izlerini fark etti. ERCC1 adlı genlerinde değişiklik olmuş ve bu değişen gen oluşan hücre hasarlarını onarıyor.
Balinalar 200 yılı devirirken, farelerle aynı aileden olan tüysüz köstebekler, fareler 2 yada 3 sene yaşayabilirken, onlar 30 seneyi devirebiliyor. Bunları deneylerde karsinojen maddelerle yıkansa bile, kansere karşı inanılmaz dayanıklılar. Deneye göre araştıran bilim adamları, tüysüz köstebeklerin, hücre artışı iyi yada kötü yönde artış sağlandığında, otomatik olarak kesme işlemi yapıyor. Böylece tümörlü hücreler yayılamıyor. Bunu sağlayan nedir? sorusuna cevap olarak da, derilerini daha esnek hale getiren bol miktarda, hiyalüronik asit olabileceği düşünülüyor. Uzmanlara göre, hiyalüronik asit, kanserli hücrenin artışına engel oluyor.
Bir başka uzun yaşayan canlılar grubunda, küp şeker kadar ağırlığı olan Brandt yarasalarıdır. Ortalama 40 yıl yaşıyorlar. Bu yarasaların ise alıcılarının etrafında, büyüme hormonu ile alakalı ilginç mutasyonlar gözlemlendi. Bu değişimler onların yaşlandıkça oluşan hasarı önlüyor.
Harvard Üniversitesi araştırmacısı Vladim Gladyshev, uzun ömürlü hayvanların genlerini ciddi olarak hem araştırdı hemde ne iş yaptıklarına baktı. Bu hayvanlarda ortak olarak geçirilen bir gen değişikliğini gördü. Balina ve yarasalarda, insülin ile ilgili değişiklik vardı. Bu ortak değişikliğin ikisinin de uzun ömürlü olmasının nedeni olabileceğini söylüyor.
ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü, bu çalışmaları yakından takip ediyor ve Vladim Gladyshev’in uzun ömür ile ilgili yeni bilgilerle araştırmaların genişleyebileceğini açıkladı.
Okumadan Geçme: Yaşlanmayı önlemek ve ömrü uzatmak mümkün mü? Bilim ne diyor?
İnsanlarda gen değişliği ile yaşlılık engellenebilecek mi?
Uzun ömürlü hayvanlardaki gibi gen mutasyonları yaparak, insan da da otomatik hücre koruma yeteneği olabilir mi sorusuna bilim insanları olabilir diyor. İnsanda gen terapisi ile DNA’larda köklü değişim yapacak, ilaçların gelişebileceği söyleniyor. Uzun ömürlü hayvanlarda bu işlemler doğal olarak milyonlarca yıl alan bir süreçte gelişmesine rağmen, insanda hızlıca bu iş nasıl yapılır, onun hesapları yapılmaktadır.
Bilim adamları bunun çok zor olacağı, çünkü canlılarda oluşan bu tip değişiklikler hepsinde aynı olmayacağı, bazılarında olumlu sonuç alınsa da bir başkasında bunun aynı sonuçlar çıkarmayacağını söylüyor. (Bu akıllara yıllar önce “Hitlerin Ölüm Meleği Josef Mengele“ akıllara geliyor. Hatırlarsanız saf alman ırkı üretmek, hastalıklardan etkilenmeyecek şekilde süper insan modeli yapmak için, binlerce kişiyi deneylerinde kullanmıştı.)
Joao Pedro de Magalhaes, yaşlılığın bir hastalık olarak görülmesini, en azından hedef olarak 70 yaşında birinin 50 yaşındakiler gibi olmasını planladıklarını söylüyor. Belki de 100 yıl sonra geçmişe bakıldığında yapılanlar çalışmaları takdirle anılacağını ekliyor.