DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Para insanları neden bencil ve pinti yapar?

Para insanları neden bencil ve pinti yapar?

Birçok kişi için, insan ne denli çok paraya sahip olursa, o denli iyidir. Sonuçta, para her kapıyı açar ve insanların daha
sağlıklı, daha özgür, daha güzel bir yaşam sürdürmelerine, çevrelerinden daha çok saygı görmelerine ve daha etkili olmalarına olanak tanır. Ne var ki, yeni bir araştırma varsıllığın olumsuzlukları da beraberinde getirebileceğine ve insanların toplumsal ilişkilerini etkileyebileceğine işaret ediyor. Bu yazımızda Para insanları neden bencil ve pinti yapar? Toplumların çöküşünü hızlandıran ve yok eden Ekonomik eşitsizlik nedir? Gelir adaletsizliği ve Ekonomik eşitsizlik neden toplumu yok eder? sorularının cevabını bulabileceksiniz.


Para insanları neden bencil ve pinti yapar? Ekonomik eşitsizlik neden toplumu yok eder?

Yoksullar için yaşam son derece güç olabilir: temel gereksinimlerin karşılanmasına olanak tanıyan kaynaklar daha kıt olabilir, bu kişiler evde ve iş yaşamlarında birtakım dengesizlikler yaşayabilirler. Bu nedenle, gelir düzeyleri daha düşük olan insanların daha çıkarcı olabilecekleri düşünebilirsiniz.

Ancak sayıları giderek artan bilimsel bulgular bunun tam da tersine işaret ediyor. Örneğin, bir araştırmada, en eski model ve en ucuz arabaları olan kişilerin yaya geçidinde karşıdan karşıya geçmek için bekleyen bir deneğe yol vermeye daha
eğilimli olurken son model pahalı arabaları olan kişilerin yayalara yol vermeden hızla geçip gittikleri görülüyor.

Varsıl kişiler zorlu dönemlerde paralarına güvenebilirlerken, yoksullar başkalarına daha bağımlı oluyor ve ilişkilerine daha çok yatırım yapabiliyorlar.

Veriler, düşük gelirli bireylerin, tek başlarına daha çok zaman geçiren tuzu kuru kişilere kıyasla, başka insanlarla ilişki kurmaya daha çok zaman ayırdıklarını gözler önüne seriyor.

Yabancılarla etkileşimler gözlendiğinde, emekçi sınıfından insanların başkalarıyla çok daha sıklıkla görüştükleri ve çok daha dost canlısı oldukları görülüyor. Bu kişiler başkalarıyla konuşurken çok daha sıklıkla göz teması kuruyor ve konuşulanları başlarıyla onaylıyorlar.

Aynı türde etkileşimler sırasında, orta sınıftan bireylerin görünürde daha kaba ve ilgisiz davrandıkları, konuşma sırasında sürekli cep telefonlarına baktıkları ya da kâğıda birşeyler karaladıkları görülüyor.

Daha düşük bir toplumsal sınıftan gelen insanlar genelde başkalarıyla daha duygusal bağlar kurma eğiliminde oluyorlar.

Söz gelimi, sosyo-ekonomik açıdan daha düşük bir konumdaki katılımcılar başkalarının duygularını çok daha iyi
paylaşabiliyor.


Yoksulun halini yoksullar anlar

Araştırmalar daha kıt kaynaklara sahip kişilerin genelde çok daha verici olduklarını ve bu eğilimin giderek yükselmekte olduğunu ortaya koyuyor.

ABD’de hayırseverlik konusunda yapılan araştırmalar düşük gelirli ailelerin, orta direk ailelere kıyasla, gelirlerinin çok daha büyük bir bölümünü hayır kurumlarına bağışladıklarını gösteriyor.

Benzer bir biçimde, laboratuvar çalışmaları da daha düşük bir sosyo-ekonomik çevreden gelen erişkinlerin dahası çocukların bile mal varlıklarını hiç tanımadıkları yabancılarla paylaşmaya çok daha yatkın olduklarını gösteriyor.

Daha varlıklı kişiler başkalarından daha çok şey elde etmeye yetkili olduklarını ve bunu hak ettiklerini düşünürlerken -söz gelimi, bu kişilerin, “Titanik’te olsaydım, cankurtaran sandalına ilk alınması gereken kişilerden biri olmayı hak ederdim!” tümcesine daha çok katılma eğiliminde oldukları görülüyor- yoksul kişilerin de kısıtlı kaynaklarını başkalarıyla paylaşmaya çok daha hazır olduklarına tanık olunuyor.


Varsıllık ve kötülük

Varsıllık, töre dışı davranışlarda bulunma eğilimiyle de ilintili. Mağazalardaki hırsızlık olaylarıyla ilgili araştırmalar
çalma eğiliminin daha yüksek gelirli, daha eğitimli bireyler arasında çok daha yaygın olduğunu gözler önüne seriyor.

ABD Ulusal Gelirler İdaresi’nin (IRS) vergilerle ilgili verileri daha yüksek gelirli kişilerin düşük gelirlilere kıyasla daha çok vergi kaçırdıklarına işaret ediyor.

Dünya Ekonomi Forumu tarafından yapılan ve toplumun varlıklı ve yoksul kesimlerindeki törel davranışların masaya yatırdı.

İnsanlarda kendilerinden daha iyi ya da daha kötü durumda olanlarla bir kıyaslamaya gidilerek görece daha varlıklı ya da daha yoksul oldukları duygusunu uyandırmanın töre dışı davranışları tetikleyip tetiklemeyeceği araştırıldı.

Kendilerini toplumun daha alt basamaklarındaki bireylerle kıyasladıklarında bir bakıma daha varsıl hisseden kişilerin, iş yerinden kırtasiye malzemesi çalmak ve dahası, çocuklar için hazırlanmış bir şeker kavanozundan şeker aşırmak gibi, töre dışı davranışlarda bulunmaya daha yatkın oldukları görüldü.

Temelde, daha varsıl olma duygusu ekonomik durumu gerçekte ne olursa olsun kişinin daha açgözlü davranmasına yol açmakta.

Para insanları neden bencil ve pinti yapar? | Gelir adaletsizliği zengin ve fakir arasındaki uçurumu giderek büyütüyor

Para insanları neden bencil ve pinti yapar? | Gelir adaletsizliği zengin ve fakir arasındaki uçurumu giderek büyütüyor


Ekonomik eşitsizliğin toplumsal bedeli

2011 yılında, Occupy Wall Street hareketi ABD’yi baştan başa etkileyerek insanların ekonomik eşitsizliğe karşı ayaklanmalarına, varsılların açgözlü ve töre dışı davranışlarını açıkça kınamalarına neden oldu.

Bu suçlamalarla uyumlu olarak, yukarıda verilen araştırmalar da ekonomik açıdan üst düzeydeki bireylerin kendilerini çok daha yetkili gördüklerini, başkalarının gereksinimleriyle pek ilgilenmediklerini ve öne geçmek için zaman zaman benmerkezci, töre dışı davranışlar sergilediklerini ortaya koyuyor.

Bu nedenle, varsıllara bir ölçüde öfke duyulması, özellikle de ekonomik eşitsizliğin her geçen gün daha da tırmandığı bir ortamda, anlaşılabilir bir durum.

Araştırmalarda kendilerini başkalarından daha varsıl hissetmeleri sağlandığında gerçek yaşamlarında yoksul olan kişilerin bile daha bencil bir tavır sergilemeye başladıklarını anımsayın.

Genelde, daha alt sınıftan bireylerle bir kıyaslamaya gidilmesi insanların kendilerini başkalarından daha iyi hissetmelerine olanak tanıyan türde bir kıyaslama-sonucunda, kişi kendisinin başkalarından daha iyi bir durumda, daha önemli ve daha yetkili olduğu inancına kapılıyor.

Ekonomik eşitsizliğin varsıllar arasında cömertliği nasıl etkilediğiyle ilgili yeni bir araştırma da bu görüşü destekliyor. Araştırma, eşitsizliğin yüksek düzeylerde olduğu ya da eşitsizliğin deneylerde yüksek olarak yansıtıldığı durumlarda yüksek gelirli bireylerin genelde yoksullardan çok daha pinti davranma eğiliminde olduklarını ortaya koyuyor.

Eşit koşullarda farklı davranışlar

Öte yandan, ekonomik düzeylerin daha eşit olduğu ya da eşitsizliğin düşük olarak yansıtıldığı durumlarda, varlıklı kişilerin herkes gibi cömert davranmaya başladıkları görülüyor. Bir başka deyişle, ekonomik eşitliğin daha ağır bastığı koşullarda varsılların kendilerini başkalarından farklı ve üstün hissetme olasılıkları daha düşük oluyor ve bu kişiler genelde kaynaklarını paylaşma konusunda daha cömert davranıyorlar.

Ekonomik eşitsizlik belgelere dayalı ve giderek yayılan birtakım toplumsal sorunlarla ilintili bir durum. Bu sorunlar arasında daha kısa bir yaşam beklentisi, çocuk ölümlerinin yüksek olması, mutluluk düzeyinin düşüklüğü, suç oranlarının yüksekliği ve toplumsal güvenin azalması gibi birçok sorun yer alıyor.

Ekonomik eşitsizliğin, örneğin, herkesin nitelikli bir eğitime ve sağlık hizmetlerine ulaşmasını sağlayarak, ya da gelir vergisine aşamalı bir yapı kazandırılarak- giderilmeye çalışılmasının herkese toplumsal birtakım yararlar sağlayacağı kuşkusuz. Böyle bir çaba sonucunda, toplumun her bir bireyine eşit düzeyde başarıya ulaşma olanağı tanınmış olur, toplumsal bağlar gelişir ve toplumun en ayrıcalıklı ve güçlü bireyleri bile başkalarının gereksinimlerini gözetme ve kendilerini onların yerine koyma konusunda yüreklendirilmiş olurlar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.