Kokular insan psikolojisini etkiler mi?
Kokuların etkisi gerçekten var mı? Kokuyla insanın davranış şekli değişebilir mi? Kokular insanların duygudurumlarını ve iş performansını etkiler mi? Kokular insan psikolojisini etkiler mi? Kokuları nasıl anlarız? Kokuları beyin nasıl tanımlar? soruların cevabını merak ediyorsanız yazımızı okumaya devam edin.
Kokular insan psikolojisini etkiler mi?
Bu sorunun basit olarak yanıtı “evet”tir, ancak nedenleri o kadar basit değildir.
Kokular duygudurumlarımızı, iş performansımızı ve davranışlarımızı çeşitli şekillerde etkiler. Ancak bunun nedeni kokuların insanlar üzerinde ilaç gibi etki yaratması değildir.
Tam tersi insanlar deneyimleri ile kokular üzerinde etkilidir. Kısaca bir kokunun sizin üzerinizde bir tepki yaratması için, öncelikle sizin spesifik bir koku ile spesifik bir olay arasında bir bağlantı kurmanız gereklidir.
Burada “çağrışımla öğrenme” denilen olgu ön plana çıkar. Bu süreçte kişilerin önceden yaşadıkları bir deneyime bağlı olarak bir olay veya bir unsur başka bir olay veya unsur ile ilişkilendirilir. Böylece ilişkilendirilen olay orijinal durum için şartlı bir tepki doğurur.
Koku alma konusunda bu süreç şöyle açıklanabilir: Yeni bir koku, hiçbir koşula bağlı olmadan koklanır. Örneğin hastanede ameliyattan önceki kokular hastada endişe gibi duygusal bir tepki doğurur. Bu koku böylece hastane deneyimi için şartlı bir uyarı haline gelir. Bu koku bir kez daha duyulduğunda kişide otomatikman endişe haline yol açar. Bu, kokuların niçin sevildiğini veya nefret edildiğini açıklar.
Koku almanın sinirsel alt yapıları, çağrışımla öğrenme ve duygusal işlemler için uygun bir temel oluşturur.
Koku soğancıkları limbik sisteme bağlıdır ve duyguları işleyen limbik yapılara (amigdala) ve çağrışımla öğrenme yapılarına (hipokampus) doğrudan bağlıdır.
Diğer duyu sistemlerinin hiçbiri duygu ve öğrenme merkezleriyle bu kadar içli dışlı değildir. Kokuların duygusal bağlantıları tetiklemesinin nedeni işte bu bağlantılardır.
Çocukları ve kültürler arası beğenileri hedef alan araştırmalar, kokular karşısındaki tepkilerin çağrışım mekanizması yoluyla öğrenildiği doğrultusunda güçlü kanıtlar ortaya koyar. Bazı araştırmalara göre kokuların öğrenilmesi doğumdan önce başlar.
Anne karnında, annenin yedikleri içindeki lezzet bileşimleri, amniyotik sıvının içine karışır ve gelişmekte olan fetüstarafından sindirilir.
Hamile kadınların sarımsak, alkol veya sigara gibi fark edilebilir lezzetleri içeren maddeler tükettiği deneylerde, doğan çocukların, bu kokulara maruz kalmayanlara göre bu kokuları içeren yiyecekleri daha fazla tercih ettiği görüldü. Bu ilk tercihler çocukları ileri yaşlarda da etkisi altına alabiliyor.
Besleme, bebeğe besin sağlamanın yanı sıra anne ile çocuk arasında çok yakın fiziksel bir temas kurulmasına yol açar. Böylece çağrışımla öğrenme konusunda duyguların ne denli önemli bir rolü olduğu anlaşılır.