Barajlar doğanın dengesini mi bozuyor?
Büyük nehirlerin önünde kurulu barajlar, küçük nehirlere bile kurulan HES’ler aslında ülke ekonomisini katkı sağlayarak elektrik üretiyor. Fakat doğanın dengesi giderek bozuluyor ve bunda da barajların doğaya etkisi olduğu araştırılıyor. Yazımızda barajların çevreye etkisi ile ilgili araştırmalar okuyabilirsiniz.
Barajlar doğanın dengesini mi bozuyor?
Dünya nehirlerinin sadece küçük bir kısmı serbest akıyor. Son incelemeler dünya genelindeki nehirlerin sadece dörtte birinin barajlarla engellenmeden veya akış yönleri değiştirilmeden doğal halleriyle akmaya devam ettiklerini gösteriyor.
Akarsular bu değişimlerle iklime, hayvanlara, bitkilere ve insanlara zarar vermeye başlıyor. Bunun etkileri en çok da dünyanın en uzun nehirlerden biri olan Mekong’da kendini gösteriyor.
Nehrin üzerindeki çok sayıda baraj gerçi elektrik üretiyor ama aynı zamanda da nehri ve dolayısıyla da çevreyi değiştiriyor diyor araştırmacılar. Bu şu demek: Barajlar çökeltileri tuttukları için delta bölgelerinde erozyona neden oluyorlar ve tuzlu su arazilere akıyor.
Bunun sonucunda ise deltadaki tarım alanları tuzlanıyor, balık türleri azalıyor, sel veya kuraklık gibi olumsuz koşullar sıklaşıyor.
Uydu görüntüleri, enerji santralleri, doğal koruma alanları ve yollarla ilgili verilerin de yardımıyla dünya genelinde toplamda 12 milyon kilometrelik akarsu incelendi ve bu alanda yaklaşık 2,8 milyon baraj sayıldı.
Araştırmacılar artık bu nehirlerin çevrelerine ne kadar bağlı olduklarını ve nereye kadar doğal olduklarını biliyorlar.
Buna göre bin kilometreden uzun nehirlerin yalnızca yüzde 37’si baraj ve benzeri bir engel olmaksızın serbest akıyor ve yüzde 23’ü ise okyanusa kesintisiz olarak akıyor.
Baraj ve benzeri engellerden etkilenmemiş nehirler Arktik bölgede, Amazonlarda ve Kongo havzasında bulunuyor. Kafkasya, Himalaya ve Balkan devletlerindeki nehirler de doğala yakın akarsular olarak kabul ediliyor. Çünkü bu bölgelerin çoğunda güncel olarak sadece 3700 baraj var planda ya da inşa edilmekte.
Araştırmacılar bu yüzden nehirleri Paris İklim Anlaşması’nın en büyük kaybedeni olarak görüyorlar. Nitekim yenilenebilir enerji kaynakları arayışında nehirlerdeki biyo çeşitlilik gözden çıkarılıyor diyor araştırmacılar.
Ayrıca barajlar yenilenebilir enerji kaynakları olabilir ama baraj göllerinden özellikle de tropikal ve subtropikal bölgelerde çok fazla karbondioksit ve metan açığa çıktığı için pek de iklim dostu sayılmazlar.