Covid-19 hastası olduğunu bilmeyen gençlerin %90’ı semptomsuz geçiriyor
Covid-19 ile ilgili maalesef bilimsel araştırmalar ülkemizde yapılamıyor. Pandemi tüm dünyada aynı benzerlik gösterdiği için Covid-19’dan gençlerin neden kolay yaydığını ve neden gençlerin covid-19 belirtileri az ve etkisiz olduğunu, ABD’deki bir araştırmada ortaya çıktı. Bu nedenden Covid-19’un artmasında gençlerin yayması daha etkili. Koronavirüs gençler için mı yoksa yaşlılar için mi tehlikeli?
Covid-19 hastası olduğunu bilmeyen gençlerin %90’ı semptomsuz geçiriyor
ABD Deniz Kuvvetleri’nin Covid-19 salgını sürecinde askere aldığı gençlerden, yaş ortalamaları 19 olan 3402’si üzerinde incelemeler yapıldı. Bu incelemeler, hastalığa yakalananların %90’ının hiç semptom göstermediğini, sadece %10’unda burun akıntısı, ateş, üşüme, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve öksürük olduğunu göstermiştir. İşte gençler üzerinde yapılan en açıklayıcı Covid-19 araştırması.
ABD Deniz Kuvvetleri’ne alınan asker adaylarına Covid-19 salgını nedeniyle uygulanan prosedür, normal olarak şu şekilde belirlenmişti: Adayların, orduya teslim olmadan önce iki ay süreyle evde karantinaya alınmaları isteniyordu. Bunun ardından, ordu tesislerine alınan adayla- rın hepsine, gözetim altında yürütülen iki haftalık karanti- na uygulanıyordu.
Karantina boyunca, adaylar iki kişilik odalarda kalıyorlar, uyku ve yemek dışında mutlaka çift maske takıyorlar, karantina alanı dışına çıkamıyorlardı ve de en az 1,8 metrelik sosyal mesafeye, fiziksel temas ve hijyen kurallarına uyumları gözetmenlerce 24 saat kontrol ediliyordu.
Karantina sonrasında qPCR testi uygulanıyor, test sonucu pozitif çıkanlar mutlak izolasyona alınıyor, negatif çıkanlar birliklerine sevkediliyordu. Mutlak izolasyona alınan adaylar ise iyileştikten sonra birliklerine gönderiliyorlardı.
12 Mayıs 2020 ile 15 Temmuz 2020 arasında yapılan ve sonuçları 14 Kasım 2020’de New England Journal of Medicine’de yayımlanan bir çalışmada, veri toplamak amacıyla, biraz daha ayrıntılı bir prosedür uygulandı.
Buna göre, araştırmaya katılmayı kabul eden adaylara, 14. Gün testlerinin yanı sıra ilk gün ve 7. günde de qPCR testi uygulandı, ayrıca, her gün ateş ölçümü ve semptom taramasına tabi tutuldu. 12 Mayıs-15 Temmuz arasında askere alınan 3402 adaydan 1848’i bu araştırmaya katıldı. Çalışmaya katılan 1848 gencin %2,8’i bu dönemde Covid 19 hastalığına yakalandı.
Gençlerin soğuk algınlığı sandığı Covid-19 semptomları
Ancak, ilginç olanı, hastalığa yakalanan bu gençlerden %90,2’sinde hiçbir semptom belirlenememiş olmasıdır. İstatistiksel sayılar aşağıda özetlenmiştir.
Çalışmanın sonuçları, SARS CoV-2’nin bulaş özellikleri hakkında veriye dayalı çıkarımlar yapmaya olanak sağlamıştır:
1. SARS CoV-2 virüsü, bulaştığı genç insanların büyük çoğunluğunda, hiçbir rahatsızlığa yol açmamaktadır.
Çalışma sırasında enfekte olan gençlerin %90,2’si, virüsü almalarına karşın herhangi bir hastalık belirtisi göstermemişlerdir.
2. Virüsün bulaşması sonucunda taşıyıcı durumuna gelen ama hiçbir belirti göstermeyen kişilerin, virüsü yayma riski daha yüksek olmaktadır.
Nitekim, ilk gün testleri pozitif çıkan 16 adayın mutlak izolasyona alınıp gruptan ayrıl- masına karşın, gözetim altında yürütülen karantina koşullarına rağmen 7.gün testlerinde 24 kişi daha pozitif çıkmış; bu kişilerin gruptan ayrılmasına karşın da 14. Günde 11 kişinin daha pozitif olduğu görülmüştür.
Virüs taşıyanların, belirti taşımaları durumunda daha erken izole edilmeleri mümkün olacaktı. Oysa, belirtisiz olmaları nedeniyle hastalık yayabildikleri anlaşılıyor.
3. Aynı odada uyumak virüsün bulaşmasını artırmaktadır, ama bu sınırlı bir etkidir.
Çalışmanın sonuçlarına göre, bir hafta boyunca aynı odada uyuyan adayların %10’u virüsü birbirlerine bulaştırırken %90’ı bulaştırmamıştır. İki haftanın tümünde aynı odayı paylaşanlarınsa %31,2’si virüsü birbir- lerine bulaştırmış, %68,8’i bulaştırmamıştır.
4. Semptom göstermeyen olgularla ilgili ilave test ve yöntemlerinin geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
Toplumlardaki yaşlı nüfusu korumak için, semptom yani belirti göstermeyen olgularla ilgili ilave yöntemlerinin geliştirilmesine duyulan ihtiyaç, bu çalışma sonuçlarının ışığında daha da önem kazanmıştır.