Adli Tıp Nedir? Adli Tıp Neden gerekli? Adli Tıp Tarihi
Adli Tıp Nedir? Adli Tıp Neden gerekli? Adli Tıp Tarihi
Adli Tıp, bir suçun işlendiğini teknik anlamda yürüten, suçun nasıl ve kimlerce işlendiğini meydana çıkaran, suçlunun tarifini ortaya çıkaran tıp sorularına cevap arayan adli bilim dalıdır.
Adli Tıp Nedir?, sorusuna cevap olarak en geniş kapsamlı açıklama; yaralanma, ölüm ya da hukuki sonuçlanan, durumlara ait adli soruşturmalarda olayların tıbbi yönlerini açığa kavuşturan, olaya etki eden kurban, şüpheli ve olaydan etkilenen üçüncü şahısların tıbbi durumunu dökümante etmek ve bu kapsamdaki haklarının korunmasını sağlamak için uzman hekimlerce rapor edilen adli bir bilim dalıdır.
Adli Tıpta uzmanlık yapacak kişiler, inceleme ve raporlama konuların branş eğitimine sahiptirler. Adli olayın özelliğine göre tek başlarına ya da diğer branş uzmanları ile ortak hareket ederek adli tıbbi raporlar hazırlar. Adli Tıbbın raporunun her durumda illaki kendi branşının hazırlaması gerekli olmayabilir. Yine olaya göre diğer branş uzmanları, diş hekimleri ya da pratisyen hekimler genel olarak tıbbı ya da kendi branşları ile alakalı konularda rapor oluşturabilirler.
Adli Tıbbın Tarihçesi
Adli Tıbbın tarihinde ilk defa Mısırlılar da görülmüştür. Neredeyse 5.000 yıl önce kadar, Eski Mısır’da yaralama ve cinayet gibi olayları doktorlara sordukları görülüyordu.
Adil Tıpta konu, Milattan Önce 1760 yılı civarında Mezopotamya’da ortaya çıkan, tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı kanunlarından biri olan Hammurabi Kanunlarında görülmektedir.Aynı zamanda Tevrat’ta da yer alır.
İlk adli rapor ise Milattan Önce 40’ta öldürülen Jül Sezar’ın vücudundaki 23 yaranın yerini ve etkilerini gösteren rapordur.
Cinayetlerde yada ölümlerde Gerçek ölüm nedeninin anlaşılabilmesi için cesedin açılarak incelenmesi adı verilen otopsi ,ilk olarak 1374’te Fransa’da uygulanmıştır. Adli tıp günümüzde hukuk ve tıp fakültelerinde bir ders olarak okutulmaktadır.
Adli tıpa ilk kez 1650’de Leipzig Üniversitesi’nin ders programında yer verilmiştir. Türkiye’de ise adli tıbbın 1849’da okutulmaya başlanmıştır.
Adli tıbbi değerlendirmeler konusundaki talepler mahkeme ve savcılıklardan gelebileceği gibi, adli konulara taraf olan birey ya da kurumlardan da gelebilir. Mahkeme ve savcılık kanalıyla yapılan istemlerle ilgili olarak, ilgili uzman tarafından bir “bilirkişi raporu” hazırlanır. Bu raporun mahkeme heyeti üzerinde hiç bir bağlayıcılığı yoktur. Hakim isterse başka bir bilirkişi görüşü daha isteyebilir ya da var olan görüşün dışında bir karar verebilir. Taraf olan birey ya da kurumlar da, mahkemeye sunmak üzere adli tıbbi değerlendirme raporları hazırlatabilirler. Bu durumda sunulan rapor “bilirkişi raporu” değil, “uzman görüşü” olarak nitelendirilecektir. Mahkemeler istediği takdirde, “bilirkişi raporlarının” ya da “uzman görüşlerinin” sahiplerini duruşmaya çağırıp dinleyebilir ve soru sorabilirler. Aynı şekilde bu görüşler de mahkeme heyeti için bağlayıcı nitelikte değildir. Bu konuyla ilgili düzenlemeler Ceza Muhakemeleri Kanununda mevcuttur.
Türkiye’de Adli Tıp ne zaman başladı?
Türkiye’de adli tıbbi uygulamaların tarihsel gelişimi ile ilgili yeterli araştırma yapılmamış olmakla birlikte; çok eskilerde Hitit yazıtlarında hukuksal içerikli ifadelere, kurallara rastlamamız mümkündür. Selçuklular ve Osmanlılar döneminde tıbbı ilgilendiren hukuksal metinler olduğu bilinmektedir.
Adli tıp Türk tarihinde gerçek anlamda, Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde Mektebi Tıbbiye-i Şahane’nin kurulmasıyla birlikte başlamıştır. Bu okulda, Avusturya Viyana’dan getirilen Dr. Charles Ambroise Bernard, Adli Tıp derslerini ilk kez 1841’de “Tıbb-i Kanuni” adı ile vermeye başlamıştır. Dr. Bernard’ın ısrarı üzerine Sultan II. Abdülmecit 1843 yılında kadavra diseksiyonuna ve Hıristiyan ölülerinin otopsisine izin veren bir ferman çıkarmış ve böylece ilk otopsi başına sırık düşerek ölen bir işçinin cesedine uygulanmıştır. O yıllarda dini nedenlerle otopsiler Müslüman ölülerine uygulanamamış, günah sayılmıştır.
1844’de Dr. Bernard çok genç 36 yaşında hastalanarak ölünce adli tıp derslerini bir süre yardımcısı Dr. Spitzer
vermiştir. 1846’da Servicen Efendi Askeri Tıbbiye Mektebi’nde Tıbb-ı Kanuni hocası olmuştur.
1857 yılında Sultan Abdülmecit’in fermanı ile Meclis-i Umur-ı Tıbbiye’ye bağlı “Tıbbi ve Adli Komisyon”un kurulmasıyla
ülkemizdeki ATK için ilk adımı atılmıştır.
1867 de ilk sivil tıp fakültesi olarak kurulan Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye’de adli tıp dersi vermek üzere Agop Handanyan görev almıştır. Agop Handanyan’ın Fransızcadan çevirerek yayınladığı AdliTıp ve Adli Kimya (Toksikoloji) kitapları bulunmakta olup; bugünlerde bir tezin de inceleme konularındandır.
1879’da ilk kez yürürlüğe giren Usulü Muhakematı Cezaiye Kanunu (Ceza Muhakemeleri Kanunu) ile adli otopsilerin kuralları belirlenmiş ve ilk kez resmi bilirkişilik tanımlaması yapılmış; Polis Müdürlüğü’ne bağlı Zabıta Tababet-i Adliye Şubesi kurularak, başına Dr. Ali Rüştü Paşa getirilmiştir. Bu birim bugün ki Adli Tıp Kurumu’nun da öncüsü kabul edilebilir. 1908 de Morg Müdürlüğü kurulunca Dr. Ali Rüştü Paşa ilk Morg Müdürü olmuştur.
Türkiye’de Adli Tıbbın Yapılanması
Cumhuriyet döneminden itibaren ise adli tıbbın resmi olarak, hem üniversiteler, hem de Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Tıp Kurumu (ATK) yapılandığını; ayrıca son dönemde Sağlık Bakanlığı içerisinde de adli tıp uzmanı kadroları açıldığını görmekteyiz. Onsekiz ilde devlet hastanelerinde adli tıp birimleri ve uzmanı bulunmaktadır.
Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu (A.T.K), İstanbul Üniversitesine bağlı Adli Tıp Enstitüsü ve çeşitli şehirlerde tıp fakültelerinin Adli Tıp Anabilim Dalları resmi bilirkişilik yapabilirler. Türk Ceza Muhakemeleri Kanunu, Adli Tıp Kurumu (A.T.K) Kanunu ve Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde yer almaktadır. Bu kurumlar içinde Adli Tıp Kurumu, sadece mahkemelerden gelen istemlere cevap vermekle yükümlü iken, üniversitelere bağlı birimler hem mahkeme, hem bireysel başvurulara cevap verebilmektedir.
Adli Tıp Neden Gerekli?
Adli Tıbbın Bilimi, İnsanın etkilendiği tüm adli olaylarda insan organizmasını en iyi bilen konumunda bulunan hekimlerden bilirkişi olarak yararlanılan ciddi bir bilim dalıdır. Yani bir olayın tıbbi kısımlarının canlandırılmış kısmıdır.Olayın ne zaman, nasıl bir ortamda,ne tür,nasıl,ne zamandan beri, gibi kati soruların cevabını vermektedir.
Yaralanma, ölüm ya da hukuki ihtilafla sonuçlanan durumlara ait adli soruşturmalarda olayların tıbbi yönlerini aydınlatmak; kurban, şüpheli ve olaydan etkilenen üçüncü şahısların tıbbi durumunu raporlamak Adli Tıbbın gerekliliklerindendir.
Adli Tıp’ta Bilirkişi nasıl olunur?
Bilirkişilik çok değişik alanlarda olabilir. Adli tıpta bilirkişilik hizmetlerinin içinde en yaygın olarak bilinen çalışma alanlarından birisidir ve hukuk ile tıp uygulamalarının kesiştiği bir alandır.
Adli Tıbbın uzmanları bu konuda eğitim almış, yetkin branş uzmanlarıdır. Olayın niteliğine göre tek başlarına ya da diğer branş uzmanları ile konsülte ederek adli tıbbi raporlar hazırlarlar. Adli Tıp raporunun her durumda adli tıp uzmanı tarafından hazırlanması şart değildir. Yine olayın niteliğine göre, diğer branş uzmanları, diş hekimleri ya da pratisyen hekimler genel olarak tıbbı ya da kendi branşlarını ilgilendiren konularda rapor hazırlayabilir
Adli Tıpta Mutlaka bilirkişi en iyi düzeyde kendini güncellemeli ve konulara hakim olmalıdır.Adli Tıp ne kadar gerekli ise Adli bir soruşturma için, uzman doktorlarda Adli Tıp için o kadar gereklidir. Mesleki yaşamlarının her döneminde adli olaylar sonrası oluşan durumlar için bilirkişilik yapmak, rapor düzenlemek durumunda kalabilirler.
Adli olaylara yaklaşımdaki temel kriter, işlenen suçun özelliğini, derecesini tıbbi bulgularla belirlemek ve suça uygun cezanın verilebilmesini sağlamaya yardımcı olmaktır.
Ülkemizdeki adli tıp hizmetleri, Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık ocakları ile devlet hastaneleri;Adalet Bakanlığı’ na bağlı Adli Tip Kurumu ve onun taşra teşkilatlanmasında yer alan Adli Tip Grup Başkanlıkları ve Adli Tip Şube Müdürlükleri, Üniversitelerin Adli Tip Anabilim Dalları ve Adli Tip Enstitüleri tarafından yürütülmektedir.
Türkiye’deki Adli Tıp Kurumu (A.T.K), Bilirkişilik hizmetini ISO 17025 standardına uygun olarak vereceği ile ilgili tahahütü var. Adli Tıp Kurumu (A.T.K) ‘larda Bu amaçla, ISO 17025’e uygun kalite sistemi oluşturulmuş ve standardın öngördüğü Kalite El Kitabı ve diğer tüm dokümanlar yayınlanarak, ISO 17025 sisteminin gereklerinin sürekli uygulamaktadır.
CMK’daki Adli Tıp Mevzuatı için tıklayınız.
Adli Tıp Yazı Kaynakları
- Kind S, Overman M | 1972 yayınlı Science Against Crime kitabı.
- Elizabeth D. Schafer | “Ancient science and forensics” 2008 yayınlı Forensic Science. Salem Press.
- 2008 tarihli “Incompressibility of Water”. Harvard University.
- http://www.tccb.gov.tr/ddk/ddk46.pdf