Sinope Antik Kenti Tarihçesi ve Kalıntıları nelerdir? Nerede, Nasıl Gidilir?
Günümüzde Sinop ilinde bulunan kalıntılarıyla, antik dönemde yaşam merkezlerinden biri olan Sinuwa adıyla da bilinen Sinope Antik Kenti Tarihçesi ve Kalıntıları nelerdir? Nerede, Nasıl Gidilir? Yapılan kazılar ve buluntular hakkında bilgiler ve Sinope antik kenti ile ilgili fotoğrafları sizlerle paylaşacağız.
Sinope Antik Kenti Tarihçesi ve Kalıntıları nelerdir? Nerede, Nasıl Gidilir?
Sinope yada Sinuwa, Türkiye’deki Antik Kentler listesinde, Paphlagonia Antik Kentleri grubunda, günümüzde Sinop ilinde bulunan antik bir kenttir.
Konu Başlıklarımız;
- Sinope Antik Kenti Tarihçesi
- Sinope Antik Kenti Kalıntıları Nelerdir?
- Sinope Antik Kenti Kazı ve Yüzey Çalışmaları Nelerdir?
- Sinope Antik Kenti Nerede | Nasıl Gidilir?
Sinope Antik Kenti Tarihçesi
Sinuwa’nın hangi tarihte kurulduğu bilinmemekle birlikte, Hititler döneminde, Karadeniz kıyılarının en önemli kentidir. Prof.Dr. Bilge Umar’ın bilgisine göre Sinuwa kelimesi ilk kez Hitit tabletlerinde bulunmuş, bu kelimenin Helen diline eklerle Sinuwa’ya dönüşmüştür. Sinuwa “güzel-balıklık” manasında bir kelimedir.
Anadolu’nun Paphlagonia Bölgesinde, Karadeniz kıyılarındaki Sinope kentinin ismi Helenler tarafından kullanılmıştır. Bu sözcüğün aslında Sinuwa’dan geldiğini Prof. Dr.Bilge Umar ileri sürmektedir. Karadeniz tamamen Türk hakimiyetine geçtiğinde “e” harfi atılarak Sinop kelimesine dönmüştür.
Hititler döneminde, Karadeniz kıyılarının en önemli kentidir. O dönemde, Anadolu’nun doğu-batı ekseni arasında ulaşımı sağlayan ana yol, Hattuşaş’tan geçip Ephesos’da denize ulaşıyordu. Sinuwa’nın o çağda gelişebilmesi de yalnız, Hattuşaş’ı Karadeniz’e bağlayan yolun ucunda olmasından kaynaklanıyordu.
MÖ. 756 yılında Milet’ten ayrılan ve kendilerine yeni bir şehir kurmak isteyen Miletoslu göçmenler buraya gelerek bugünkü Sinop’un ilk temelini atmışlar ve bu şehre Sinope adını vermişlerdir. Antik Çağın ünlü düşünürlerinden Diogenes’in (Diojen) Sinop’ta doğmuş olması da kentin önemini arttırmıştır.
Sinop ve civarına yayılan Lydia ve Kimmer egemenliğinden sonra Sinop’a ikinci bir kolonizasyon hareketi yapılmıştır. MÖ.630’da Lidyalılar, Milattan Önce 546’da Persler tarafından ele geçirilme dönemi Sinop tarihi için karanlık bir dönemdir. Perslerin Karadeniz kıyılarındaki şehirleri nasıl idare ettikleri kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber, Perslerin atadıkları bölgesel yönetici Tiranlara vergi ödedikleri zannedilmektedir. Sinop bu dönemde önce Kapadokia Satraplığı, daha sonra da Pontus Kapadokiası sınırları içerisinde kalmıştır. MÖ. 5. yüzyılda Sinop yöresi Perikles yönetimine bağlanmıştır.
Bizans Döneminde Sinope Antik Kenti
Büyük İskender’in Persleri 334 ve 332’de yenmesinden sonra yöre Makedonyalıların egemenliği altına girmiştir. İskender’in ölümünden sonra Seleukosların yönetimine giren yöre, MÖ.III.yüzyılda Pontus Krallığının hakimiyetine girmiştir. MÖ. 1. yüzyılda Karadeniz kıyılarının büyük bir bölümü ile birlikte Sinop’a da Romalılar hakim olmuştur. İmparator Cesar zamanında şehre maddi yardımlarda bulunulmuş ve kentin daha gelişip büyümesi sağlanmıştır.
Bizans dönemi konusunda tarihler Sinop’la ilgili yeterli bilgi vermemektedir. Bununla beraber, Genç Pliny’nin Trajan’a yazdığı bir mektuptan Sinop’ta çok sayıda Hıristiyan’ın yaşadığı anlaşılmaktadır. Yönetimsel olarak, Armeniakon ve Pontus ‘un dinsel olarak Hellenpotos Metropolitliğinin kontrolünde olan Sinope Antik Kenti, kalıntıları günümüzde bulunan Balatlar Manastır Kilisesi’nin yapılış tarihi olan 6. Yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Bizans döneminde askeri önem kazanan Sinop’un kale içine çekildiği ve tarih boyunca gelişmiş bulunan ticaret ve kültürünün dinsel bazı olaylar nedeniyle gerilediği sanılmaktadır.
Sinop’un kaleler, su yolları, köprüler ve kiliselerin geliştiği dönem Iustinianus zamanında olmuş, kısa süre sonra gelen Arap istilaları gelişimini önlemiştir. İstanbul’un Latinler istila edilmesinden sonra I. Andronikos’un torunlarından Komnenoslu Aleksios ve David yönetiminde Karadeniz’in güneydoğu kıyısında Trabzon Rum Devleti kurulmuştur.
Mitoloji’de Sinope Antik Kenti Efsanesi
Mitolojide Sinope Yunan tanrıçasıdır. Şimdiki Sinop şehrinin eski adıdır. Efsanesi şöyledir:
Sinope ırmak tanrısı Osopos’un güzeller güzeli kızıymış. Rivayete göre mutlu bir hayatı varmış. Tenrıların kralı Zeus, Sinope’yi görmüş ve o anda aşık olmuş. Zeus bu güzelin kalbini kazanmak için her türlü alavare kalmamış. Sinope, Zeus’un bile başını döndürecek bir güzellikteymiş. Eli ayağı, dili dudağı dolaşmış tanrılar tanrısının. Zeus sabahın erken saatlerinde Sinope’yi görmeye ırmak kenarına gitmiş, görünmemek için çalılara saklanmış. Sinope geldiğinde haylaz bir rüzgarı yanına çağırmış ve en zarif haliyle Sinope’nin kulağına;
“Olympos’un tahtını senin için bıraksam, gönlünün tahtını bana açar mısın?” demesini istemiş. Korku içinde kalan genç kız, Zeus’a kendisine dokunmamasını istemiş. Zeus sözüne sadık kalmış ve Sinope’ye her dilediğini yerine getirmeye söz vermiş. Genç kızda kızlığına dokunmamasını dilemiş. Sözde Tanrı da onu Karadeniz kıyılarına bırakmış.
Sinope Antik Kenti Kalıntıları Nelerdir?
Sinop Kalesi
Sinop kalesi kalıntıları Sinop’un, günümüzdeki Yalı ve Kefevi mahallerini çeviren, iç ve dış limanları arasında bulunan kalenin hangi tarihte yapıldığı bilinememektedir. Bazı kaynaklarda kalenin inşasını Hititlere kadar indiriyorsa da bu durum tamda ispatlanamamıştır.M.Ö 72 yılında da Pontus Kralı IV. Mithridates Sinop’ta mabet, tiyatro, gimnasium ve saray yaptırmış, şehrin çevresini de surlarla çevirmiştir.
Sonraki dönemler de, 1215 ile 1218 yıllarında Selçuklular (1215 ile 1218), 1434 yılında İsfendiyaroğulları ve 1451 yılında da Osmanlılar tarafından onarılmıştır. Bunla ilgili 1215, 1218,1434, 1451 tarihinde yazılmış 4 kaynak yazı bulunmaktadır. Bu kitabelerde surları yaptıran kumandanların isimleri yazılıdır. Selçuklular, Sinop kalesinin içine bir iç kale yapıp, limanı kontrol ederek, burç ve kuleler ekleyerek daha güçlendirmişlerdir.
Moloz ve kesme taşlarla güçlendirilmiş kale, tuğla ve harçlarla da sur duvarlarıyla birleşmiş bir iç kale yapılmıştır. 1215 ile 1218 yılları arasında, kalenin burçlarını Selçuklu Sultanı 1.İzzettin Keykavus tarafından yaptırılmıştır.
Sikkeler
Pontus kraliyet sikke darphanelerinden birisi de Sinope’dedir. Şehrin bu devirde sikke emisyonları, aralarındaki farkları sadece şehir adlarıyla (Sinope, Amisus v.s), tüm Pontus krallığında geçerli tipleri içeren bir takim bronz sikkeler oluşturmaktadırlar.
Sinope sikkeleri hakkında pdf için tıklayınız.
Sinope Antik Kenti Kazı ve Yüzey Çalışmaları
1951-1954 yılları arasında, şehir merkezine 14 Km. mesafede yer alan Demirciköy Kocagözhöyük’te, Prof. Ekrem Akurgal, Münster Üniversitesinden Ludwıg Budde, Prof. Afif Erzen ile ortaklaşa yapılan kazılarda ele geçen arkeolojik buluntularda Sinope kentinde ilk yaşam tunç çağına kadar indiği görülmüştür.
1987 yılında başlayan Sinop Müze Müdürlüğü tadilat için ilk adımları atmıştır. 1988 ile 1990 yılları arasında devam eden yüzey araştırmaları Sinop’un tarih öncesi bilinmeyen yönlerini önemli ölçüde aydınlatmıştır. Anadolu’nun en kuzey noktası olarak bilinen İnce Burun’daki fenerin batı kesimlerinde kıyını hemen yamaçlarında ele geçen, kesici, yan kazıyıcı, omurgalı kazıyıcı ve yonga parçaları diye adlandırılan taş aletler Üst Paleolitik Çağa (M.Ö. 30.000-10.000) tarihlenmektedir.
1951 yılında kazılarda bulunan Serapis Mabedi, Bugün Sinop Müzesi bahçesinde bulunmaktadır. Güneyinde Altarı olan dikdörtgen planlı bir mabettir. Bulunan yazıta göre mabedin Serapis adına yapıldığı zannedilmektedir.
Kazı sırasında pişmiş toprak malzeme, mimari parçaları ve sırasıyla Serapis, Dionysos, Herakles, İsis ve Kore figürleri bulunmuştur.
Sinope Antik Kenti Nerede | Nasıl Gidilir?
Ayrıca Bakınız
Kaynaklar ve Dış Bağlantılar
- ANTİK KAYNAKLARDA KARADENİZ BÖLGESİ, Adem Işık, TTK.-2001
- ANADOLU’NUN TARİHİ COĞRAFYASI, Prof. Veli SEVİN, TTK.-2001
- http://www.kulturvarliklari.gov.tr/ | Antik Kentler
- Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal, Anadolu Uygarlıkları
- Sinope Antik Kenti Sikkeleri | http://www.asiaminorcoins.com/