Bithynion Antik Kenti nerede? Tarihçesi ve Kalıntıları
Bithynion Antik Kenti nerede? Tarihçesi ve Kalıntıları
Bithynion | Bityhynion | Claudiopolis (Bolu) Antik Kenti
Bithynion, Türkiye’deki Antik Kentler listesinde, Bithynia Antik Kentleri grubunda, günümüzde Bolu ilinde kurulmuş antik bir kenttir.
Bithynia antik bölgesi, Günümüzde İstanbul ilinin anadolu kısmının hepsi, Zonguldak ilinin batı kısmınından yarısı, Bilecik ve Bursa illerinin kuzey kısımları, Kocaeli, Adapazarı, Bolu illerinin tümünü kapsar.
Bölge ismini Bithynler vermesine rağmen aslen Thraklılar ilk olarak yerleşmiştir.
Bithynion Antik Kenti Tarihçesi ve Kalıntıları
Bithynion Antik Kentinin, Bithynia krallarından 1.Nikomedes ( M.Ö. 280-260) ya da Ziaela (M.Ö. 260-228) döneminde kurulduğu sanılmaktadır. Bithynion sözcüğü Hellen dilinde “Bithynios yeri” anlamına gelmektedir. Claudiopolis de “Cladius kenti” anlamındadır.
Bithynion Antik Kentinde yaşayan halkın Yunanistan’da Arkadia bölgesindeki Mantineia kentinden gelme göçmenlerdir. Bithynia kralları kendilerinden önceki Karia kralı Mausolos’un yaptığı gibi, kendi ülkelerini Hellenleştirme politikasını izlemişlerdir. Bithynhlerden sonra, yöre Romalıların egemenliğine geçmiştir.
C. Papirius Carbo, Domitianus, Hadrianus, İulia Domna, Caracalla, Macrinus, Elagabalus, İulia Paula, Severus Alexandres, Maximinus, Philip, Galianus’un bastırdığı paralara çok miktarda rastlanmakta olup, bunların bir kısmı müzelerde korunmaktadır.
Roma Cumhuriyeti döneminin Yunan tarihçi, coğrafyacı ve filozof ( MÖ 64 – MS 24) Strabon‘a göre, Bithynia antik bölgesinin iç kısımlarında, Tieion’un üst tarafında kurulmuş olup, sığırlar için en mükemmel otlak olan ve Salanites peynirinin yapıldığı Salona etrafındaki toprakları da içine alan Bithynion ve aynı zamanda Bithynia’nın merkezi olan (Bithynion) ve çok geniş ve verimli olduğu halde, yazın sağlık için hiç de iyi olmayan bir ova tarafından çevrili bulunan Askania gölünün kenarında kurulmuş Nikeia da yer almaktadır.
Bithynion Antik Kenti, Batısında Kieros/Prusias ad Hypium, doğusunda ise Paphlagonia yolu üzerindeki Krateia yer almaktadır.
Milattan Sonra 1. yüzyılda antik kent İmparator Claudius (41-54) kendi adına aynı yerde yeni bir şehir inşa ettirdi. Bu kente Claudiopolis ismini verdi. Kalıntılardan anlaşıldığına göre bu şehir Bithynion Antik Kentinin kalıntıları üzerinde kurulmuştur.
Claudiopolis Antik kenti, MS.2.yüzyılda tam bir Roma kenti özelliğine kavuşmuştur. Claudiopolis’in güneyinde Olympus Bithynicus Ala Dağ eteğindeki sıcak su banyoları da Plinius ile Traianus arasındaki bir mektuba konu olmuştur.
Plinus’un Mektubu Türkçe çevirisi şöyledir; “Claudiopolis’de bir dağın eteğinde bir hamam yeri kazıyorlar. Bu işler hakkında ne yapayım? Bana önerilerde bulunabilecek bir mimar gönderebilir misiniz?” diye mektup yazdığında Traianus da şu cevabı göndermiştir; “Siz yerinde bulunuyorsunuz. Kendiniz karar veriniz. Mimarlara gelince; Roma’da olan bizler onları Yunanistan’dan çağırıyoruz. Siz de o civarda bulunanlarından temin yoluna gidiniz”.
Roma İmparatoru Hadrianus (117-138) da bu kente özel ilgi göstermiştir.Claudiopolis, İmparator Hadrianus döneminde daha da gelişmiş bir kent olmuştur. İmparatorun gözdesi olan Antinous adlı bir delikanlının doğum yeridir.Nitekim, Claudiopolis sikkelerinde Antinous’un profilden şekillendirilmiş portresine tesadüf edilmektedir. Sikkeler üzerinde görülen tapınağın cephesi sekiz sütunlu ve korint stilindedir.
Claudiopolis, Roma’nın dörtlü idare zamanında da önemini korumuştur. Nicomedia’nın doğu başkenti olarak seçilmesinin de bunda önemli rolü vardır.Diocletianus zamanında Hıristiyanlık Bithynia’da kalıcı bir suretle yayılmaya başlamış, Romalılar bu din taraftarlarına eziyette bulunmuştur. Buna rağmen paganizm Hristıyanlık karşısında tutunamamış, kısa zamanda Bithynia’nın bir çok yerine kiliseler yapılmıştır.
Claudiopolis, Heracleia ve Prusias ad Hypium gibi merkezlerde de büyük kiliseler yapılmış, ancak bunların hiç biri günümüze kadar gelememiştir.
Bolu’da belirgin bir Roma dönemi yapılarına rastlanmamaktadır. Kentin Osmanlılar döneminde kuruluşu sırasında, bunların büyük bir kısmının tahrip edildiği sanılmaktadır. Yalnızca, temel kazılarından rastlantı sonucu Roma dönemine ait mimari yapı kalıntıları ile çeşitli buluntular çıkmaktadır.
Bithynion Antik Kenti Kazı ve Yüzey Çalışmaları
Bolu yöresindeki ilk antik kentin Bithynion olduğu bilinmekle birlikte, bu kentin, bugün Bolu Müzesinin bulunduğu tepe üstü alanda ya da, yöre halkının Eskihisar/Hisartepe dedikleri alanda mı yer aldığı kesinlik kazanamamıştır.
Günümüz yerleşiminin, antik şehrin üzerine kurulması nedeniyle ayakta kalmış hiçbir yapı bulunmamaktadır. Çeşitli yıllarda yapılan kazılarda bir tapınak ve tiyatroya ait olduğu sanılan parçalarla, çeşitli dönemlere ait sikkeler, kaplar, şişeler, heykeller ve mezar stelleri bulunmuştur.
Bolu Müzesi detaylı Bilgi
Prof. Dr. S. Eyice Antik Kent ve İlkçağ kenti ile ilgili şunları yazmaktadır:
“Bugün şehrin ortasında yükselen büyük tepe ise herhalde ilk yerleşmenin izlerini taşıyan yer olmalıdır. Bunun üstü, insan eli ile düzleştirilmiş olup, burasının bir höyük olduğuna da pek şüphe edilmez. Mortdman, 1854 de Bolu’ya geldiğinde bu tepe etrafında iri taşlardan yapılmış bir duvar ile tepenin üstünde ve tam ortada büyük ve uzun bir yapının temellerini görmüştür. O sırada bu kalıntı taş ocağı olarak kullanılmaktadır. Bolu’da her tarafta eski pek çok işlenmiş mimari parçalar görülür. Nitekim Vilayet Konağı’nın girişindeki sütunların başlıkları bile eski harabelerden devşirilmiş parçalardır…
Bolu’da ilkçağ nekropolünden bazı izler bulunmuştur. Fakat değerli ve önemli buluntular veren mezar odası Bolu’nun uzağında Hıdırlar yakınında meydana çıkarılmıştır. İstanbul-Ankara yolunun yapımı sırasında Bolu tepesinin yamacında bazı mimari parçaların Bithynium-Claudiopolis şehrinin tiyatrosunun kalıntıları olabileceği ileri sürülmüştür”.
Antik Kentte bulunan stadion ise Hisar Tepesi’nin güney yamacında gün ışığına çıkarılmıştır. Fakat Bolu’daki bazı yetkililerin de sadece “bir taş yığını” olarak algılayabildikleri tarihi stadion kalıntısının bulunduğu alan “1. Derece Arkeolojik Sit” olarak tescil edildi. Ayrıca kitabesi de okunarak, stadion’un günümüzden 19 asır önce kimin tarafından ve kimler için yaptırıldığı bilgisine de ulaşıldı.
2008 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu geçen ayki toplantısında, Hisar Tepesi’nin güney yamacında bir süre önce ortaya çıkarılan ve Bolu’daki bazı yetkililerin ne yazık ki sadece “taş yığını” olarak algılayabildikleri stadionla ilgili tarihi bir karara imza attı.Bakanlığın aldığı karar şöyledir;
Bolu İli, Merkez, Akpınar Mahallesi, III. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde bulunan 15-16-17-18-42-43-61 ve 84 no.lu parsellerde Bolu Müze Müdürlüğü’nce yapılan kurtarma kazısı sonucu ortaya çıkan stadion kalıntısının bulunduğu alanın ekli haritada gösterildiği şekilde I. Derece Arkeolojik Sit olarak tescil edilmesine, yine bu alanda bulunan (Hisartepe’nin güney yamacı) II. Derece Arkeolojik Sit Alanı’nın ekli haritada gösterildiği şekilde genişletilmesine, Bithynia Bölgesi’nde açığa çıkarılan ilk stadion olması ve Bolu (Claudiopolis) kentinde günümüze ulaşan en büyük anıtsal yapı olması nedeniyle, söz konusu anıtsal yapıyı tanıtacak bir levhanın hazırlanarak Müze Müdürlüğü’nce uygun bir yere konulmasına,Bu alanda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 05.11.1999 gün ve 658 sayılı ilke kararının geçerli olduğuna karar verildi.
Antik Bölgede belkide bir ilk sayılan bu Stadion hakkında, Bolu Müze Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada şöyledir;
“Kurtarma kazısında açığa çıkarılan kitabesine göre; stadion, Roma İmparatoru Hadrianus (MS 117 – 138) döneminde inşa edilmiştir. Günümüzden yaklaşık olarak 1880 yıl (diğer bir deyişle 19 asır) önce inşa edilen söz konusu yapı ilimizde ve Batı Karadeniz Bölgesi’nde açığa çıkarılan ilk stadion olma özelliğini taşımaktadır” .
2011 yılında ise, Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 5770 sayılı kararı ile 3. Derece SİT alanı kategorisine düşürülen Hisar Tepesi bölgesi 2012 yılında tekrar Bolu Mimarlar Odası İl Temsilciliği ve Ankara Mimarlar Odasının Koruma Kontrol Kurulununun itiraz başvuruları sonrası sonucunu verdi. Hisar tepesi tekrar 2. Derece SİT alanı statüsüne kavuştu.
Ayrıca Bakınız: Türkiye’deki Antik Kentler