Çevre düşmanı Plastik sektörünün dolu dizgin yükselişi devam ediyor!
Her sene insanlığın kullandığı plastik atıklarının ulaştığı okyanuslarda, ne kadar alan kapladıklarını biliyor musunuz? Neredeyse İstanbul ilinin yarısı kadar yer kaplamakta. 8 milyon tonu bulan plastik atıkları gün geçtikçe artacak gibi duruyor. Fakat halen plastik sektörü inanılmaz şekilde büyüyor. Bu yazımızda Çevre düşmanı Plastik sektörünün dolu dizgin yükselişi ve Plastiğin doğaya, çevreye ve canlılara nasıl zarar verdiğini bilimsel araştırmalarla açıklamaya çalışacağız.
Çevre düşmanı Plastik sektörünün dolu dizgin yükselişi devam ediyor!
Denizlere dökülen ve oradan okyanuslara kadar ulaşan Plastik atıklar sadece denizin üzerini değil, denizin diplerinde de yaşamı bozmaya devam ediyor.
Amerikan Bilimin İlerlemesi Derneği’nin yıllık toplantısı ve Science dergisinde de yayımlanan makale de plastik atıkların 2010 yılında 4,8 milyon ton iken 20 sene içinde 20 milyon tona çıkacağı hesaplanıyor.
Denizleri kirleten ülkeler de belirlendi. Bu ülkelerin başında tahmin edeceğiniz üzere Çin bulunmakta. ABD ise koca bir okyanus şeridi olmasına rağmen 20. sırada. AB ülkeleri ise 18. sırada toplam olarak gözükmekte.
Sadece okyanuslar bu konuda dertli değil. Türkiye’ninde komşu olduğu Akdeniz giderek plastik çöplüğü olma yolunda ilerliyor.
İspanya’daki Cadiz Üniversitesi’nden Dr Andres Cozar “Akdeniz büyük bir plastik atık birikim bölgesi” diyor.
Hesaplamalara göre şu anda yüzen yüz bin tondan fazla plastik olduğu söyleniyor. Araştırmada ölü bulunan deniz hayvanları (balık, kuşlar, kaplumbağalar ve balinaların) midelerinde plastik atıklar bulunmuştu.
Akdeniz küresel okyanus alanının % 1’den azını temsil etse de, bir çok kişinin ekmek kapısı ve ekolojik yönden de bir çok canlının yaşam yeri. Akdeniz tüm deniz canlı türlerinin yüzde 4 ile yüzde 18’ini barındırmakta.
Cadiz Üniversitesi’nden Dr. Cozar, “Akdeniz’deki biyolojik zenginlik ve ekonomik faaliyetlerin yoğunlaşması göz önüne alındığında, plastik kirliliğinin deniz ve insan yaşamı üzerindeki etkileri bu plastik birikim bölgesinde özellikle ilgiye mazhar olabilir” diyor.
Kuzey Avrupa, Arktik Okyanusu, Bengal Körfezi, Güney Çin Denizi ve Barents Denizi, Akdeniz gibi plastik atıklar ile dolu denizler diyebiliriz.
Mikroplastiklerle beslenen balıklar erken ölüyor!
5 mm’den küçük olan parçalara mikroplastik adı veriliyor.
Londra Üniversitesi’nden Dr. David Morritt, Plos One dergisinde yayınlanan çalışmaya değinerek, mikroplastikler olarak bilinen çok küçük plastik parçalarının çok tehlikeli olabileceğini söylemişti.
Akdeniz’deki platik atıkların yüzde 80’den fazlası mikroplastik kategorisinde olduğu gözlemlendi.
Biyolojik Bilimler Okulu’ndan Dr. Morritt “Bu çok küçük plastik parçaları deniz canlıları tarafından yutuluyor ve plastiklerden bağırsaklara bazı kimyasal maddeler salınıyor” dedi.
İşin daha da tehlikelisi ise Genç balıkların plastik bağımlısı olduğu tespit edildi.
Science bilim dergisinde yayımlanan makalede, İsveçli araştırmacılar, denizlerde bulunan genç balıkların plastik yeme eğilimini, tıpkı çocukların fast food gibi hızlı yemekleri tercih etmesi gibi olduğunu gözlemledi.
Araştırmaya göre yüksek ölçülerde polistiren maddesine maruz kalan tatlı su levrek larvaları bu mikroplastik partikülleri diğer doğal gıdaların yerine tercih edebiliyor.
Plastiğe maruz kalan genç levreklerin hem boyları, hem de hızları da düşük oluyor. Böylece avcı balıklara kolay yem oluyor ve bölgede gittikçe türleri yok oluyor.
Uppsala Üniversitesi’nden Dr. Oona Lonnstedt, mikro-plastiklerin yoğun oranda bulunduğu suda yetişen balıkların temiz suda yetişenlere kıyasla “daha küçük, daha yavaş ve daha aptal” olduğunu söylüyor. Plastik yemeye alışan genç balıklar normal yem yerine mikroplastik yiyerek karınlarını doyurdukları gözlemlendi.
Plastik atıklar, denizde Ultra-viole ışınları ve kimyasal çürüme ile dalgaların da hareketiyle çok ufak parçalara ayrılıyor. Böylece küçük plastik parçaları yani Mikroplastik oluşuyor.
Tabii sadece böyle değil, aynı zamanda Kozmetik ürünlerinde de kullanılan mikroplastikler de var. Bunlara mikro-kabarcıklar denmekte.
Konunun uzmanlarından olan Uppsala Üniversitesi’nden Dr. Oona Lonnstedt, diş macunu ve temizlik ürünlerinde mikro-kabarcıklar olduğunu herkes bilir ama, maskara, ruj gibi bakım ürünlerinde de bu plastiklerin var olduğunu söylüyor. Mikro-kabarcık barındıran ürünlerin kesinlikle yasaklanmasını istiyor.
ABD’de kozmetik ve kişisel bakım ürünleri içinde plastik mikro-kabarcıkların kullanılmasını yasaklanmıştı.
Bilgi deposunu gelgez: Diş macununun içindeki kimyasallar nelerdir?
Plastik ürünler kansere neden oluyor!
Plastik sektörü küresel bir başarı hikayesi yaşarken, çevreciler ise buna inanılmaz bir küresel facia diyor.
Veriler ise dudak uçuklatıcı. 1960’lı yılların başında dünyada yıllık plastik üretimi 15 milyon ton civarındaydı. Bugün ise 20 kat artarak 311 milyon tona ulaşmış durumda. 2050’de 120 katına fırlayacağı öngörülüyor.
Atılan plastik maddelerin ancak yarısı çöplüklerde son buluyor. Diğer yarısı rüzgârlarla uçuşuyor, ya da denizlere atılıyor.
Uzmanlar, plastik parçaların hayvanların, balıkların midesine gitmesinin yanında zehirli maddeleri ve ilaçları emme özelliğini de vurguluyorlar. Örneğin, plastik torbaların yapımında kullanılan polietilen belki tek başına çok zararlı
değil, ama zararlı kimyasalları emebiliyor.
PVC’nin kansere neden olabildiği de biliniyor.
2014 yılında 6 ülkenin bilim insanları ABD, Yeni Zelanda, Şili, Fransa, Güney Afrika ve Avustralya ortak bir rapor hazırla
mışlardı. “Plos One” dergisinde 10 Aralık’ta yayımlanmış. Bazı ülkeler yasaklama yoluna gitti.
Örneğin: Mali, Moritanya, Bangladeş, İtalya ve Los Angeles.Bazılarında da kullanımdan vergi alınıyor ve mağazalar isteyen müşteriye bunları para karşılığı veriyor.
Bir başka Örnek: Danimarka, Finlandiya, İrlanda. Avrupa Birliği bu tatsız konuda devreye girmekte gecikmedi, bütün üye ülke yönetimlerinin de katıldığı bir kararla plastik torba kullanımını bir düzene bağladı.
2010’da ortalama olarak kişi başına yılda 178 adet plastik torba kullanılmıştı. AB ilk adımda bunu 90 torbaya düşürecek ve on yıl içinde 40 torba hedefine ulaşacak. Bu maksatla mağazalarda plastik torba isteyenlerden önemli bir ücret alınacak.
Pekinliler metroya binecekleri zaman yanlarında getirdikleri plastik şişeleri bir makineye sokuyorlar ve bilete dönüşen kredi kazanıyorlar. Şişenin büyüklüğüne ve plastiğin cinsine, kalitesine bağlı olarak.
Metro bileti şimdilerde (TL cinsinden) 70 kuruş kadar. Kredi ise şişe başına 5-10 kuruş arasında değişiyor. Makine yuttuğu şişeyi önce sıkıştırıp eziyor.
Sonra ufak bir analiz yürütüp plastiğin cinsini saptıyor ve bunları cinslerine, hatta renklerine göre ayırıp depoluyor. En sonunda da vereceği kredi miktarını hesaplıyor.
Yolcu metro abonman kartını zaten makineye sokmuş ve beklemektedir. En sonunda makine oluşan krediyi karttaki miktara ekliyor.
Bu sistemi yukarıda adını verdiğimiz Incom yürütüyor. İstasyonlara yerleştirilecek makine sayısının 3.000’e çıkması planlanıyor. Ne de olsa metro sisteminin (toplamı 465 km tutan) 17 hattı ve 232 istasyonu var.