Einstein’ın sıra dışı alışkanlıklarını biliyor muydunuz? | Zekiler nasıl yaşar?
Alman bilim adamı Albert Einstein, genel ve özel görelilik kuramları ile uzay anlayışında yeni bir devrim yapan, matematik dehalığı ile E = mc2 denklemi ile yıldızların meydana getirdiği kütle enerji eşdeğerliliğini bularak, nükleer teknolojinin babasıdır. Yahudi asıllı olması ile Nazi Almanya’sından kaçıp, ABD’ye yerleşmiş ve hayatının geri kalanını burada geçirmiştir. Herhangi bir biyografi yazısında bunların geniş çağlı açılımlarını okuyabilirsiniz. Ama şimdi size açıklayacağımız Albert Einstein’ın sıra dışı alışkanlıklarını hiç bir yerde okuduğunuzu sanmıyoruz. 20. asırın dehalarından biri olan Einstein’ın sıra dışı alışkanlıklarını biliyor muydunuz? Bunlara bir anlam verebilecek misiniz yada acaba sizde de bu alışkanlıklar var mı?
Einstein’ın sıra dışı alışkanlıklarını biliyor muydunuz?
Dünyanın en zeki insanlarında hep bir acayip alışkanlıklar vardır. Mesela yerçekimi kanunlarını bulan Newton cinsel ilişkiden uzak dururdu. ABD’yi kuran dolarda resmi olan Benjamin Franklin çıplak olarak hava banyosu yapardı. Antik filozof ve matematik dehası Pisagor ise asla fasülye yemezdi.
Bilim insanları zeki insanların özellikleri, genetik olmadığını, onların özelliklerinin neredeyse yarısı çevreden kaynaklı olduğunu söylüyorlar. Yani günlük yapılan alışılagelmiş hareketler, beynin düşünme ve hareket kabiliyetini değiştiriyor. Nasıl mı? O zaman bir dehayı yakından inceleyelim.
En yakın inceleyeceğimiz kişi ise Nükleer Enerjinin babası sayılan Alman fizikçi Albert Einstein uyku, beslenme ve giyim alışkanlıklarına bakarak, acaba buradan bize de bir pay çıkar mı görelim.
Az uyumak mı? Çok uyumak mı?
Uyumanın hafızaya etkisini sizlere bilimsel olarak önceki yazılarımı da anlatmıştık. Albert Einstein bunu çok ciddiye alıyordu. Günde 10 saat uyuduğu biliniyor. Şu anda 10 saat günümüz ortalama uyku saatinin 6,8 saat olduğunu düşünürsek yaklaşık olarak bir buçuk katıdır.
Ünlü Amerikalı yazar John Steinbeck “Gece zor gelen bir sorunun, uyku komitesinin girişimiyle sabah çözüldüğü çok görülmüştür.” diyor.
Dünya ve insanlık tarihine yön veren, çağlar açıp kapatan madenlerin olduğu periyodik cetvel, DNA’nın yapısı ve Albert Einstein’in o meşhur izafiyet teorisinin uyku sırasında oluştu desek ne dersiniz?
Uyuduğumuzda beynimiz her 90-120 dakikada bir hafif uyku ile rüya gördüğümüz derin uyku arasında gidip gelir. Hızlı göz hareketleri (REM) olarak da bilinen derin uyku safhasının öğrenme ve hafıza bakımından daha çok önem taşıdığına inanılıyordu.
İlgili Link: 50 yaş sonrası beyni korumak için neler yapmalı?
Ottawa Üniversitesi nörologlarından Stuart Fogel “Hafif uyku gizemini koruyor, ama uykunun yüzde 60’ı bu uykudan oluşuyor” diyor. Bu uyku, her biri birkaç saniye süren hızlı beyin aktivitesi ile karakterize olur. “Ne kadar çok uyursanız bu aktivite o kadar çok tekrarlanacağını bildiriyor.
Beyinde ani elektrik enerjisi üretilmesini içeren bu aktivitenin fazla sayıda olması, kişinin ‘akışkan zeka” adı verilen ve yeni sorunları çözme, yani analitik düşünme gibi yeni oluşacak problemlerde mantığı kullanma ve bağlantıları görme becerisini arttırıyor. Bu, olguları ve rakamları hatırlama becerisiyle ilgili zekadan farklı, mantık becerisiyle ilgilidir. Einstein’ın okulu bir türlü sevememesi ve önünüze gelen herşeyi ezberlemeyin tavsiyesinin altındaki neden bu olabilir.
Çok fazla uyumak, çok fazla beyin enerjisi çalıştırarak enerji patlaması yapma anlamına geldiği tabi ki söylenemez. Ama bilime göre yapılan bir son araştırma, kadınlarda gece uykusunun, erkeklerde ise gündüz kısa süreli kestirmenin mantık kullanma ve problem çözme becerisini geliştirdiğini gösterdi. Gerçi bundan asırlar önce yaşayan zeki liderlerden biri olan Hz. Muhammed’in de aynı şekilde gündüz uykusuna yattığını biliyor musunuz?
Nörolog Stuart Fogel bu durumun bilimsel bir dayanağa geldiğini de açıklıyor. Beyinde enerjiyi üreten Talamus bölgesinin ve beynin dış yüzeyini kaplayan korteksin becerileri bu uykuyla gelişiyor.
Einstein’in öğlen uykusunu aksatmadığını biliyoruz. Fakat 1 geçmeyen uykular. Koltuğunda uyuya kalmadan önce eline bir kaşığı alıp, hemen altına gelecek şekilde tepsi koyuyordu. Kaşık düştüğü an çıkan sesle aniden uyanıyordu.
Her gün düzenli yürümek
Einstein her gün düzenli yürüyüşler yapardı. Hatta New Jersey’de Princeton Üniversitesi’ndeki işine giderken ve gelirken yürümeyi seçtiği, toplamda 5 km yol olduğu hesaplanmıştır.Yürüyüş kalp ve damar sağlığı açısından çok önemli bir aktivite olmasıyla beraber, hafızayı ve problem çözme yeteneğini de geliştiriyor. Ayrıca açık havada yürümenin, akıldaki soru işaretlerinin karşılığını da bulmaya bire bir olduğu artık bilinen gerçeklerden biri.
Diğer taraftan son yapılan araştırmalarda Demans yani Erken Bunama hastalarında haftada 3 kez yürümenin hastalığı iyileştirdiği görüldü. Bunla ilgili yazımızın linkini alt kısımdan inceleyebilirsiniz.
İlgili Link: Bunama (Demans) nedir? Alzheimer nedir? Belirtileri ve Korunma yolları
Zeki insanlar ne yiyor?
Zeki insanlar acaba hangi yiyecekleri yiyorlardı da böylesine kafalarını hızlı çalıştırıyordu. Einstein’ın şu yemekleri seçer yada yer diye özel bir bilgi yok. Yalnız makarnayı çok sevdiği söylenir.
Ama normal insanın beyin ağırlığı 1400 grama gelirken, Einstein’in beyni 1230 gram kadardı. Peki ortalama insanın ağırlığına göre beyin ağırlığı yüzde 2 kadar önemsenmeyecek bir değer olmasına rağmen neden üretilen enerjinin yüzde 20’sini harcar? Beyin uyurken de ayakta iken de çok enerji çeken bir organ. Araştırmalar göre beyin gün içinde karbonhidratlardan gelen basit şekerler glikozları çok hızlı enerjiye dönüştürür ve kullanır.
O zaman daha çok şeker ve karbonhidrat alırsak beyin daha mı çok çalışır? Tabi ki hayır. Glikoz beyne gerekli tama ama 25 gram gayet yeterli. Eğer bu rakamı çıkarırsanız tam tersi düşünme yetisi düşmeye başlar.
Beynin enerji depolaması yapmadığını biliyoruz. Bu sebepten eğer kanda glikoz seviyesi alarm verirse, enerji sorunu ortaya çıkar. Devreye giren kortizol gibi stres hormonları durumu düzeltmeye çalışmak için salgılanır. Eğer düzenli yemek yenilmezse, kafanızın en basit sorunlarda bile apışıp kalır.
Bazı diyetlerde Karbonhidrat oranları düşük olması, yaşanan stresin arttırdığını uygulayanlar bilmektedir. İlk haftalar bunu beyin algılayamaz sinir yapar ama sonrasında enerjiyi artık proteinden almayı öğrenir.
Einstein’in devamlı kullandığı Piponun etkisi
Sigara beyin hücrelerini öldürdüğü ve kanser tetikleyicisi olduğu artık tıbbi olarak kesinleşmiş neticedir. Bu yüzden tütün ve tütün mamülleri beynin en kötü düşmanlarından.
Fakat Einstein tam bir Pipo hastasıydı. Ona neden Pipo içtiğini sorulduğunda, sakinleşip daha net bir düşünce anlayışına sahip oluyorum diyordu. Şimdilerde sigara tiryakilerinin hepsine sorsanız aynı cevabı vermez mi?
Sigara içmenin maalesef Zeki olmakla alakası yok. 1955’de ölen Einstein’dan sonraki 1962 yıllarında sigaranın sağlığa etkileri yavaş yavaş açıklanmaya başlandı.
Pipoya rağmen Einstein gene zekiydi. Ya pipo içmeseydi sorusu akıllara gelmiyor değil.
Fakat işin ilginç tarafı ise ABD’de 15 yıllık bir araştırmada yaklaşık 20 bin genç üzerinden bir araştırma yapıldı. İçlerindeki Zeki insanların diğer insanlara göre daha çok sigara ve tütün ürünlerine bağımlı olduğunu gösterdi. Bir başka araştırma ise İngiltere’de yapıldı ama. Orada da tam tersi bir sonuç çıktı. İngiliz zeki gençler, daha az sigara içiyordu. Aynı zamanda içenlerin IQ derecesine bakıldığında, Sigara alışkanlığı olan gençlerin daha düşük puanlar aldığı görüldü.
Einstein’in Çorap Giymemesi
Sandalet tipi ayakkabıları çok sever, hatta kapalı ayakkabı giydiği pek görülmemiş.
Ayrıca küçüklükte giydiği çoraplar hem baş parmak kısımları delindiği için, çorap giymeyi küçük yaşlarda bırakmış.
Özgür giyinmeyi severdi. Rahat ve bol giyim tarzını çok severdi.
Yapılan araştırmalarda, özellikle sınavlara giderken evdeki rahat giysilerle gitmek, testlerde özellikle mantık sorularında başarı getirdiği söyleniyor.
Einstein yaşam tarzı ve hayat biçimi gibi sorularda neleri tavsiye edersiniz sorusuna öldüğü 1955 yılında Amerikan LIFE dergisine verdiği röportajda çok net bir dille, bir yerlere not edebileceğiniz kalitede cevap vermiş.
“Önemli olan, sorgulamaktan vazgeçmemektir. Merak, var olmanın birinci şartıdır.”