Güneş sistemindeki gezegenleri ne kadar tanıyorsunuz?
Okulda bir çok kişi az da olsa Fen dersinde, belgesellerde yada Astrofizik’e meraklı insanlar Samanyolu galaksisinde, güneş sistemine bağlı olarak üçüncü gezegenin dünya olduğunu bilir. Bizim haricimizde daha bir çok gezegen daha var. Yıllardır dünya dışı yaşam için komşu gezegen Mars’ı artık hepimiz duyuyoruz. Bize komşu olan diğer gezegenleri biliyor musunuz? İçinde bulunduğumuz Güneş sistemindeki gezegenleri ne kadar tanıyorsunuz? Bu yazımızda sizlere mahallemizi tanıtacağız. Güneş sistemindeki gezegenler nelerdir? Gezegenlerin özellikleri nelerdir? kısaca tanıtıp, daha önce bilmediğiniz yönlerinden ele alacağız.
Güneş sistemindeki gezegenleri ne kadar tanıyorsunuz?
Dünya güneşe yakınlık sıralamasındaki üçüncü gezegendir.
Peki komşularımızı ne kadar tanıyoruz?
Örneğin Venüs’ün Yunan mitolojisindeki aşk ve güzellik tanrıçasının adı olmasından başka hakkında ne biliyoruz?
Peki ya Satürn? Güzel görünen halkalarının olmasından başka birşey bilen pek yoktur aramızda. İşte bu yazı daha önceden biliyor olabileceğiniz şeyleri size yeniden hatırlatacak ama çoğunlukla da komşularımız hakkında şaşırtıcı bilgiler sunacak.
Hazırsanız seyahate başlayalım mı?
Öncelikle “mahallemizi” tanıtalım. Güneş sistemimiz, Laniakea Süper Galaksi Kümesinin uç kısımlarından birinde bulunan Samanyolu galaksisinin Orion Kolu üzerinde bulunmakta. Merkezinde genç bir ana-kol yıldızı olan Güneş ile etrafında dönen gezegenler, bu gezegenlerin uyduları, cüce-gezegenler, göktaşları, kuyruklu yıldızlar gibi binlerce gök cismini barındıran bir mahalle burası.
Ancak bu size mahallemizin çok kalabalık olduğu hissini vermesin, zira 7 milyar kilometreden daha büyük bir genişliğe sahip olan güneş sistemimiz aslında oldukça ıssız. Dünyamızın da arasında bulunduğu 8 gezegen, bu uçsuz bucaksız boşlukta, bir merkezinde güneş bulunan eliptik bir yörüngede, (Merkür hariç) aşağı yukarı aynı düzlemde ve aynı yönde dönüyorlar.
1. Merkür gezegeni
Güneşe en yakın gezegen olan Merkür aynı zamanda güneş sisteminin en küçük gezegeni.
Dünyanın 18’de biri kadar büyüklükte, yani uydumuz ay kadar. Fakat yapısında bol miktarda demir elementi barındırdığı için aydan çok daha ağır.
Güneş etrafında dönüşünü en kısa zamanda tamamlayan gezegen; Merkür’de bir güneş yılı 88 dünya gününe karşılık geliyor.
Kendi ekseni etrafındaki dönüşü ise şaşırtıcı derecede yavaş: Merkür’de bir gün tam 59 dünya günü!
Astrofizikçiler bu kadar yavaş dönüşün büyük bir astroidle çarpışma sonucu olabileceği görüşünde. Merkür’ün bir atmosferi olmadığı için gündüz güneşe bakan yüzeyde sıcaklık 450°C iken karanlıkta kalan yüzeyin sıcaklığı -170°C olur.
2. Venüs gezegeni
Kapı komşumuz Venüs güneşe ikinci en yakın gezegen.
Dünyaya oranla bir güneş yılı daha kısa olmasına rağmen, Venüs’te bir gün tam 117 dünya günü sürüyor.
Büyüklük olarak dünyaya çok yakın ölçeklerde olduğu için kardeş gezegen olarak da bilinen Venüs’ün belki de en ilginç yanı güneş etrafında dolaşırken bize göre ters yönde hareket etmesi.
Venüs güneşe en yakın gezegen değil ama güneş sisteminin en sıcak gezegeni çünkü karbondioksitten oluşan bir atmosferi var ve sıcaklık gezegen yüzeyinde hapsolarak 470°C’ye kadar çıkıyor.
3. Mars gezegeni
Tüm gezegenler içinde en ünlüsü Mars bir diğer kapı komşumuz. Güneşe olan uzaklığı baz alındığında dördüncü sırada
yer alıyor.
Nam-ı diğer “Kızıl Gezegen”, rengini yüzeyinde bol miktarda bulunan demir oksitten alıyor.
Yıllar boyunca Mars, (bilim-kurgu hikayelerindeki popülaritesinin de etkisiyle) uzayda bizden başka canlı hayat arayışı için bir umut kaynağıydı.
Ancak özellikle son yıllardaki uzay araştırmaları, gönderilen gözlem araçları sayesinde artık orada hayat olmadığını biliyoruz. Büyük volkan kraterlere, sismik hareketler sonucu oluşmuş derin kanyonlara, ince bir atmosfere ve kutuplarında donmuş halde de olsa suya sahip Mars, yine de Dünyadan sonra hayat kurmak için düşünülen en güçlü aday.
Sadece birkaç ufak problem var: aylarca süren toz fırtınaları, geceleri -150°C’ye düşen sıcaklık ve karbondioksitten oluşan atmosfer.
4. Jüpiter gezegeni
Burada artık yerkabuğuna sahip iç gezegenleri geride bırakıp gazdan oluşan dış gezegenlere doğru geliyoruz.
Mars’tan dış gezegenlere doğru seyahat ederken, kalınca bir astroid kuşağını geçince ilk karşımıza çıkan, güneş sistemimizin ‘abi’si Jüpiter.
Jüpiter o kadar büyük ki, diğer tüm gezegenlerinin toplamının iki katı kütleye ve dünyadan 11 kat büyük bir yarıçapa sahip.
Çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşan bu gaz devinin ayrıca irili ufaklı bilinen 67 tane uydusu var!
Bu uydulardan Europa’da ise dünyanın iki katı miktarında su olduğu bilinmekte.
Jüpiterin bizim için diğer bir önemi de dünyanın koruması olması: güçlü yerçekimi sayesinde dünyanın göktaşı bombardımanına uğramasını engeller.
5. Satürn gezegeni
Sıradaki gezegen, yine dev bir gaz gezegeni olan Satürn.
Ünlü halkalarıyla belki de gezegenlerin en güzeli diyebiliriz.
Satürn’ün 9 halkası oldukça ince, en kalın yeri 1 kilometre, en ince kısmı 10 metreye kadar düşüyor (Satürn’ün yarıçapının dünyanınkinden 9 kat büyük olduğunu düşününce çok çok ince!) ve çoğunlukla birkaç milimetreden birkaç metre büyüklüğüne kadar değişen buz parçalarından oluşuyor.
Satürn, en büyük kütleli ikinci gezegen olmasına rağmen ortalama yoğunluğu en düşük gezegen, sudan daha düşük bir yoğunluğa sahip. Tıpkı Jüpiter gibi, Satürn de uydu zengini bir gezegen: bilinen 62 uyduya sahip.
Bunlardan en büyüğü Titan, Merkür’den daha büyük ve yüzeyinde sıvı hidrokarbondan oluşmuş göllere, Nitrojen, Metan ve az miktarda Hidrojen’den oluşan bir atmosfere sahip.
6. Uranüs gezegeni
Güneş sistemimizin iyice dış bölgelerine doğru ilerledikçe karşımıza bir buz devi olan Uranüs çıkıyor. Uranüs eski çağ astronomlarının bilmediği bir gezegen, çünkü çıplak gözle çok zor görülüyor. Ancak teleskopun icadından sonra keşfedildi.
Uranüsün ilginç bir özelliği eksen eğikliğinin 97.9 derece olması. Yani bir kutup doğrudan güneşe doğru bakarken diğer kutup tam tersi yönde karanlıkta kalıyor. Bu da Uranüste mevsimlerin çok uç noktalarda yaşanmasına neden olmakta.
Uranüs, Güneşin etrafındaki turunu 84 yılda tamamlarken ekvator bölgelerinde 21 yıl yaz, 21 yıl kış mevsimi görülüyor ve kutuplarda da sırasıyla 42 yıl gündüz ve 42 yıl gece oluyor.
Uranüs kendi ekseni etrafında dönerken Dünya’ya göre (ve diğer pek çok gezegene göre) ters yönde dönüyor.
Gezegen açık mavi görüntüsünü atmosferinin üst katmanını oluşturan su, amonyak ve buz halindeki metandan alıyor.
Güneş sisteminde görülebilecek en düşük yüzey sıcaklığı ise Uranüs’te -224°C olduğudur.
7. Neptün gezegeni
Güneş sistemimizin son gezegeni Neptün komşusu Uranüs’e oldukça benzemekte.
Neptün, çıplak gözle görülemediğinden geç keşfedilmiş bir gezegen.
Uranüs’ün yörüngesinin olması gerektiğinden çok küçük bir fark göstermesi üzerine astronomlar, o bölgede başka bir gezegenin olması gerektiği kanısına varmış ve gözlemler sonucunda Neptün’ü keşfetmişler.
Güneş etrafındaki turunu 164 yıldan fazla bir zamanda tamamlıyor. Tüm dış gezegenler gibi Neptün’ün de halkaları var.
Neptün’ün ilginç bir özelliği de kendi dönme ekseninin tersine yörüngede dönen tek uydu olan Triton’a sahip olması.
Atmosferindeki metan tüm kırmızı ışığı soğurduğu için gezegen mavi görünüyor.
8. Pluto gezegen mi?
Eskiden bir gezegen olarak listelenen Pluto, güneş sisteminin en dışında bulunuyor. Son bir yıl içinde New Horizons uzay aracıyla incelemeler yapıldı. Ama artık bilim insanlarınca cüce gezegen olarak tanımlanmıştır. Yani ana bir gezegen olmadığı görülmüştür.
Dünya döndükçe, insanlık olarak daha bir çok keşiflerin heyecanını duymaya da devam edeceğiz.
Gezegen turumuzu burada sonlandırıyoruz. Elbette başta da söylediğimiz gibi güneş sistemimiz bu sekiz gezegenin dışında sayısız gök cismini barındırmakta.
Bilim ve teknoloji ilerledikçe, her geçen gün mahallemiz hakkında daha fazla bilgi elde ediyoruz.
Belki bir gün Mars’ta yaşam olduğunda, güneş sistemi dışındaki başka sistemlerden bahsedeceğiz.
Kim bilir…