DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

İş ortamını olumsuz etkileyen kişileri bulmak için 8 ipucu

İş ortamını olumsuz etkileyen kişileri bulmak için 8 ipucu

İş yerinde gerçek sorunları, normalde işini yapan, ama bu sırada sinsi bir kanser gibi diğer çalışanların performanslarını, tutumlarını, morallerini ve dolayısıyla işi olumsuz etkileyerek yavaşça yok edenler yaratır. Bu kişileri bulmak için neler yapmanız gerektiğini, Sorunlu iş arkadaşlarıİş ortamını olumsuz etkileyen motivasyonu dağıtan kişileri bulmak için 8 ipucu yazımızda anlatmaya çalışacağız.


İş ortamını olumsuz etkileyen motivasyonu dağıtan kişileri bulmak için 8 ipucu

İş yerlerinin çoğunda performans değerlendirmeleri olumlu olmakla birlikte işine son verilmesi gereken bazı insan tipleri vardır. Birçoğu orta karar zararlıdır ama bir kısmı ise gerçekten diğer çalışanları zehirler.

Bu insanlar genel çalışma ortamında huzursuzluk yarattıkları gibi, verimliliği de düşürürler. Beceriksiz veya tembel olmasalar da bu kişilseri tespit etmek zor değildir. İşyerinde mutluluk, işyerinde verimi arttırmak, işyeri huzuru, işyerinde motivasyon sağlanması için işten çıkarmak çok keyifli olmasa da, sorunu çözmek için bu kişilerin ayıklanmasında fayda vardır.

Bu kişilerin iş yerini yavaş yavaş zehirlediğini anlatacağımız ipuçlarıyla fark edebileceksiniz.


1. Dedikodu ile beslenirler…

Herkes dedikodu yapar. Dedikodusuz işletme de olmaz. Dedikoduyu yapmak da, öznesi olmak da çok sevimsizdir.Eğer bir çalışan, bir başkasının ne yaptığı hakkında birden çok kişiyle konuşuna kadar, o kişiyle konuşsa daha iyi olmaz mı?

Eğer o kişiyle konuşmak ona düşmezse, hakkında konuşmak da düşmez, değil mi? “Ne yapmış duydun mu?” diye sormak, “Konuşacak daha iyi bir konum yok” demek gibi bir şey. Dedikodu kültürünü oluşturan kişiler, daha verimli sohbetler yapabilecekken, hem vakit kaybediyor hem de diğerlerinin gözünde iş arkadaşlarının saygınlığını sıfırlıyor.


2. Toplantı sonrası toplantı yapabilmek için yanıp tutuşurlar…

Oysa, toplantıda konular, kaygılar paylaşılmış, kararlar alınmıştır. Katılan herkes alınan kararları destekliyordur. Sonra birisi bitmiş olan toplantının akabinde bir toplantı daha yapar. Daha önce grupla paylaşmadığı konular hakkında konuşmaya, bir diğeri ise alınan kararlardan memnun olmadığını söylemeye başlar.

Hatta bu insanlar ekibindeki diğer kişilere “Bakın, bu fikrin berbat olduğunu düşünüyorum ama yapmamız söylendiği için denememiz gerekiyor” bile diyebilir. Yani, olması gereken olmuyordur. “Bu öneriye katılmıyorum” demek için toplantının bitmesini bekleyenler aslında “her şeye evet derim ama bu gerçekten işi yapacağım anlamına gelmez, hatta aksine” diyordur.

Böyle insanlar başka yerde çalışsalar daha iyi olur.


3. “Bu benim işim değil” diyenler…

Şirket ne kadar küçükse, çalışanların özverili, öncelikleri tartabilen ve kolay uyum sağlayan kimselerden oluşması önem kazanıyor. Yöneticinin bir kamyonu yükleyebilmesi, muhasebecinin ürün yerleştirmeye yardım etmesi, veya CEO’nun kriz
anında müşteri hizmet hattında konuşabilmesi gerekiyor.

Etik ve yasal olduğu sürece, konumundan aşağı da olsa, çalışanın, istenilen görevi yerine getirmeye hevesli olması
gereklidir. (İşiyle kendini özdeştirmiş kişiler, sorunları fark eder ve hiç sorulmadan yardıma koşarlar.)“Bu benim işim değil” demek, “ben sadece kendimi düşünürüm” demektir.

Bu tutum, bütün performansı olumsuz etkiler çünkü uyum içinde çalışan bir takıma dönüşebilecekken, işlevsiz bireyler topluluğu haline gelebilir.


4. Yükümlülüklerini yerine getirmiş gibi davranırlar…

Bir çalışan geçen sene, geçen ay, hatta daha dün, harika işler yapmış olabilir. Bunu takdir edersiniz. Oysa bugün yeni bir gündür. Çalışanın gerçek performansı, her gün katkıları ile ölçülür. “Görevimi yerine getirdim” demek, “daha fazla çalışmaya gerek duymuyorum” demek gibidir. Ve birden bire diğer çalışanlar da görevlerini yapmış gibi davranmaya başlarlar.


5. Deneyimin tek başına yeterli olduğuna inanırlar…

Deneyim kesinlikle çok önemlidir, fakat tek başına bir şey ifade etmez. Daha marifetli olmaya, performansı artırmaya ve daha iyisine ulaşmaya yaramıyorsa, deneyim bir israftır. “Benim daha çok deneyimim var” demek, “Kararlarımı veya eylemlerimi ispat etmeye gerek duymuyorum” demeye gelir.

Deneyim (ya da konum) hiçbir tartışmadan üstün olmamalıdır. Bilgelik, mantık ve muhakeme, bu özelliklerin kimse olduğuna bakılmaksızın, her zaman kazanmalıdır.


6. Diğerlerinin önüne geçmek için arkadaş baskısı oluştururlar…

Yeni işe başlayan çalışandan herkes çok memnundur. Gece gündüz çalışır. Hedefi tutturur, beklentileri karşılar. Ve derken deneyimli bir iş arkadaşı kendisini uyarır: “Gereğinden fazla çalışıyorsun, böyle devam edersen bizler yanında tembel gibi kalacağız.”

İyi bir çalışan kendisini diğerleriyle değil, yine kendisiyle kıyaslar. Düne göre bugün daha iyisini yapabilmek için kendisini geliştirmek ister. Yetersiz çalışanlar ise daha fazlasını yapmak istemezler ve diğerlerinin de daha azını yapmalarını isterler.

Kazanmak istemezler ve diğerlerinin de sadece olanı kaybetmemelerini isterler. “Çok çalışıyorsun” demek “Kimse çok çalışmamalı çünkü ben çok çalışmak istemiyorum” demektir. Ve kısa sürede bu tutum salgın gibi diğer çalışanları da etkiler. Sonuçta toplam kalite düşer.


7. Bütün övgüleri kendileri toplamak isterler…

Neredeyse bütün işleri o yapmış olabilir. Belki bütün engelleri o aşmıştır. Belki de onsuz, takım bir hiçtir. Fakat işin aslı öyle değildir. Öyleymiş gibi davransa da, doğrusu hiçbir işin tek başına halledilemez olduğudur.İyi bir çalışan ve iyi
bir takım oyuncusu, zaferi paylaşır. Diğerlerini över, takdir eder ve parlamalarını sağlar.

Özellikle de bu, lider konumundaki çalışan için geçerlidir. Diğerlerinin başarısının aynı zamanda kendi başarısı olduğunu bilir. “Bütün işi ben yaptım, hepsi benim fikrimdi” demek “dünya benim çevremde dönüyor ve herkes
de bunu böyle bilsin” demektir.


8. Diğerlerini neredeyse otobüsün altına itmek isterler…

Satıcı şikayet eder. Müşteri kazıklandığını düşünür. İş arkadaşı delirir. Ne olursa olsun bu hep başkasının suçudur.Bazen, konu ne olursa olsun, kimin hatası olursa olsun, bazı insanlar öne çıkar ve darbeyi göğüsler. İsteyerek eleştirileri veya tacizi kabul eder çünkü baş etmeyi herkesten daha iyi bilirler.

Hiç ilgisi olmadığı halde bazı suçları başkalarını kurtarmak adına kabullenmek kadar özverili bir davranış olamaz. Ve çok az davranış bu kadar bağlayıcıdır ve ilişkileri güçlendirir.


Ayrıca Bakınız

YORUMLAR
  1. Mikail Arslan dedi ki:

    Elinize saglik. Yerinde tespitler.