Kalıcı kilo vererek hayatlarını değiştiren aşırı şişman 5 kişinin başarı öyküsü
Aşırı şişman iken çok iyi kilo veren bir çok kişinin hikayesini medyadan takip ediyorsunuzdur. Obezite gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Bu yazımızı defalarca kilo vermeye başlayıp, kısa sürede pes edenler için hazırladık. Sizlere kilo vermenin sabır ve kararlılıkla nasıl başarılı olduğunu gerçek örneklerle anlatmaya çalışacağız. Bu yazımızda Kalıcı kilo vererek hayatlarını değiştiren aşırı şişman 5 kişinin başarı öyküsü ve kilo vermeyi başarabilenlerin bu yolda hangi alışkanlıklarından vazgeçtiklerini göreceksiniz.
Kalıcı kilo vererek hayatlarını değiştiren aşırı şişman 5 kişinin başarı öyküsü
Zayıflamak istiyorum, kalıcı kilo veremiyorum, verdiğim kiloları hızlıca geri alıyorum gibi cümleleri kurup, şikayette bulunuyorsanız, bu yazımız size yeni bir bakış açısı kazandıracağını tahmin ediyoruz.
Unutmayın ki şimdiye kadar aldığınız onca kiloyu bir anda yada 3 ayda vereceğinizi mi düşünüyorsunuz?
Evet diyenler zayıflama ilaçları, zayıflama çayları, zayıflama diyetleri, hızlı kilo verdiren diyetisyen, kapıya kadar gelen zayıflama menüleri hizmeti daha bir sürü şeyle meşgul edip, kendinizi daha fazla yormayın.
Kilo verme konusunda en etkili ya da en iyi denebilecek bir yöntemin olmadığı görülüyor. Buna karşılık, herkesin kendine en çok yarar sağlayan yöntemle aşırı kilolarından kurtulabileceğine işaret ediyor.
Aşağıda kilo vermeyi başarabilen ve bunu uzun süre koruyabilen 5 kişinin, bu süreçte en çok yarar sağladıkları ipuçlarına yer veriliyor.
1. Lexi Reed
Lexi Reed, 26 yaşında, 16 ayda 126 kilo verdi.
Başarı taktiği: Yavaş ve istikrarlı bir yol izleyin!
Lexi Reed kilo verme başarısını şöyle anlatıyor;
“Kendimi bildim bileli aşırı kiloluyum. Çeşitli beslenme düzenlerini uygulayıp birkaç kilo verdiysem de, verdiğim bu kiloları kısa sürede geri aldım.
25 yaşıma bastığımda, 220 kiloya ulaşmıştım ve bir yaşam savaşı verdiğimin ayırdındaydım. Oysa, evlenip çoluk çocuğa karışmak ve onlarla mutlu bir yaşam sürdürmek istiyordum. Bir kenarda oturup yaşamı akışına bırakmaktan vazgeçmeliydim.
2016 yılının başlarında kalori alımlarımı izlemeye, egzersiz yapmaya ve çok sevdiğim yiyeceklerin arasından daha sağlıklı seçimler yapmaya başladım.
Sonuçta, bedenime daha iyi davranmaktan müthiş bir keyif aldım. Kilo vermek isteyenlere önerim, daha ne kadar yol almaları gerektiğinden çok, yaşadıkları her bir güne odaklanmaları. Kilo verme süreci bir yarış ol-maktan çok, keyifli bir yolculuk olmalıdır.”
2. Erika Nicole Kendall
Erika Nicole Kendall, 33 yaşında, iki yılda 77 kilo verdi.
Başarı taktiği: Günlük tutun
Erika Nicole Kendall, kilo verme başarısını şöyle anlatıyor;
“Yalnızca yediklerinizin her birini kayda geçirmek yerine, gün içinde kendinizi nasıl hissettiğinizi, yaşamınızda neler olup bittiğini ve yemek yedikten sonra ne gibi duygular yaşadığınızı da bir yere not edin.
Bir süre sonra da günlüğünüzü gözden geçirip belli kalıpları bulmaya çalışın. Ben giderek iyileşmekte olan bir yeme bağımlısıyım. Bu bağımlılığımı ne türde davranış ve olayların tetiklediğini fark etmem bana inanılmaz bir özgürlük duygusu kazandırdı.
Bağımlılığımın nedeni, iradesizlikten çok, beynimin birtakım alışkanlıklarıma tepki göstermesi ve buna bağlı olarak da irademin işlevini gerektiği gibi yerine getirmekte zorlanmasıydı.
Örneğin, evde kurabiye bulundurmak gibi, alışkanlıkları yaşamımdan atar atmaz iradem de sonunda gücünü ortaya koyabildi.”
3. Nivedith Renga
Nivedith Renga, 26 yaşında, dokuz ayda 30 kilo verdi.
Başarı taktiği: Kendinize arada sırada ödüllendirin
Nivedith Renga kilo verme başarısını şöyle anlatıyor;
“Kilo vermek için yatıp kalkıp salata yemek zorunda değilsiniz. Malzemeler üzerinde birtakım oynamalar yaparak kendinize gerçekten de keyif alabileceğiniz bir yemek hazırlamanın bin türlü yolu var.
Böylelikle kendinize gözleme ya da krepler bile yapabilirsiniz (badem ununu deneyin).
Ne tür yiyeceklerle beslendiğiniz, yaşam biçiminize de bir ayna tutar.
Abur cuburlarla beslenerek de kilo verebilirsiniz, ama büyük bir olasılıkla sürekli açlık çekersiniz.
Öyle ki, belli bir beslenme düzenine bağlı kalın ve bunun karşılığında da arada sırada bir ziyafet çekin ya da kendinizi ödüllendirin.
Sonunda, kendinize zarar verdiğiniz gibi bir duyguya kapılmadan, sağlıklı bir biçimde kilo vermek isteyeceksiniz.”
4. Kelly Rojek
Kelly Rojek, 27 yaşında, 5 yılda 23 kilo verdi.
Başarı taktiği: Kendinize uygun bir çözüm bulun
Kelly Rojek kilo verme başarısını şöyle anlatıyor;
“2012 yılında üniversiteden mezun olduğumda, her zamankinden de daha kiloluydum.
Aşırı kilolu olmaktan ve kötü görünmekten ötürü utanıp sıkılıyordum. Sonunda “makro besin hesaplama” yöntemini denemeye karar kıldım.
Bu yöntem kalori sayma yöntemini andırıyor, ancak bu uygulamada aldığınız kalorileri hesaplamak yerine, her gün yediğiniz yiyeceklerde kaç gram protein, yağ ve karbonhidrat olduğunun kaydını tutuyorsunuz.
Yaşamımdaki en büyük değişikliği işte bu yönteme borçluyum. Bu yöntemle aç kalmadan ve kendimi herhangi bir yiyecekten yoksun kılmadan aşırı kilolarımdan kurtulmayı başarabildim. Kısacası, kendinize bağlı kalabileceğiniz bir yöntem seçin.
Birilerinde işe yarayan bir yöntem bir başkasında aynı etkiyi yaratmayabilir.”
5. Jody Jeans
Jody Jeans, 52 yaşında, beş yılda 34 kilo verdi.
Başarı taktiği: Beklentilerinizi dengeleyin!
Jody Jeans kilo verme başarısını şöyle anlatıyor;
“Size uygun düşecek birtakım ayarlamaları yavaş ama dengeli bir biçimde yapın. Yediğim öğünlerin büyüklüğü konusunda bir farkındalık yaratmak amacıyla, tükettiğim yiyecekleri ölçüp tartmaya başladım.
Yediklerimi bir yere not edip, gün boyunca daha kısa aralıklarla daha küçük öğünler yemeye başladım. Açlık duygusunu bastırmak için her öğünde protein tüketmeye özen gösteriyorum.
Kendimi hiç bir yiyecekten yoksun bırakmıyorum ve eskiden olduğu gibi ‘ya hep, ya hiç’ diye bir düşünceye kapılmıyorum. İnsanlar şimdi de bana bakıp, kilolu olduğumu söyleyebilirler.
Benim gibi aşırı kilolu insanlar asla modeller gibi fidan boylu olamayacakları gerçeğini kabullenmek zorundalar. Şu anda çok iyi bir kiloda olduğumu ve bununla idare edebileceğimi düşünüyorum.”
Kilo vermeyi başarabilenler hangi alışkanlıklarından vazgeçtiler?
ABD Ulusal Kilo Denetimi Merkezi (NWCR) 30 kilo verip yeni kilosunu bir yıldan uzun bir süre koruyabilen 18 yaşın üzerindeki kişileri izlemeye aldı.
İzlemeye alınan bu insanların yüzde 2’si dışında kalan bölümü yediklerinde kesinti ve kısıtlamalara gittiklerini, yüzde 94’ü bedensel etkinlik düzeyini arttırdıklarını belirtiyorlar; bu kişilerde en yaygın bedensel etkinliğin yürüyüş olduğu görülüyor.
Bu gruba girenlerin %80’ini kadınlar oluşturuyor. Bunların ortalama yaşı 45, şimdiki kiloları 65,7.
Grubun %20’sini erkekler oluşturuyor. Bunların ortalama yaşı 49, şimdiki kiloları 86.
%78’i her gün kahvaltı ediyor, %75’i haftada en az bir kez tartılıyor.
%62’si haftada 10 saatten az TV izliyor, %90’ı her gün ortalama 1 saat yürüyor.
Verilen kiloların korunmasına odaklı bir yıl ya da daha uzun bir süre boyunca katılımcıların ayda en az bir kez bir araya geldikleri bir programa katılmak kilo almayı önleme olasılığını arttırabilir.
Yaklaşık 9 kilo veren ve yeni kilolarını korumak amacıyla ayda bir kez yüz yüze görüşülen bir programa katılan 1000’i aşkın kişinin inceleme kapsamına alındığı 2008 tarihli bir araştırmada, katılımcıların 2,5 yıllık bir zaman diliminde herhangi bir programa katılmayanlardan daha az kilo aldıklarına tanık olundu.
Kalıcı kilo vermek için neler yapılmalı?
Kilo verme sürecini kolaylaştırmak için haftada iki kez kilonuzu ölçün, düşük kalorili beslenme düzenini ara vermeksizin sürdürün ve haftada en az 200 dakika egzersiz yapın. Uzmanlar sağlıklı beslenme alışkanlığınızı hafta sonlarında, tatillerde ve özel günlerde bile sürdürebilmeniz için bir plan oluşturmanızı öneriyorlar.
Kahvaltı etmek de günün geri kalanında açlık duygusunun bastırılmasına yardımcı olabilir. Kahvaltının önemi asla es geçilmemeli. (Kahvaltının önemi hakkında yazımıza aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.)
ABD Ulusal Kilo Denetimi Merkezi’nin 2002 tarihli bir araştırmasında, verdikleri 30 kiloyu en az bir yıl boyunca koruyan yaklaşık 3bin kişide en çok öne çıkan alışkanlığın sabahları kahvaltı etmek olduğu görüldü.
Katılımcıların %78’i sabahları düzenli olarak kahvaltı ediyorlardı.
Kilo verildiğinde yeni kiloyu korumak insanlara bitmez tükenmez bir savaş gibi gelebilir. Ne var ki, arada bir tökezleseniz de, boğuşmaya değer bir süreçtir bu. Başarılı olamasanız bile, çaba göstermek hiç bir şey yapmamaktan iyidir.
Uzmanlar, obezliğin tersine, kilo döngüsü ya da yo-yo diyeti olarak bilinen sürekli kilo verip sonradan geri almanın erken ölüm ya da hastalık çekincesini arttırdığı yönünde kesin bir kanıt bulunmadığına, yo-yo diyetinin olumsuz etkilerini gözler önüne seren çok az sayıda araştırma olduğuna dikkat çekiyorlar.
McManus, “İnsanlar verdikleri kiloları sürekli geri aldıklarında heveslerini kırmamak ve bu çabalarını sürdürmeleri konusunda onları yüreklendirmek gerekir,” diyor.
Bin bir emek vererek zayıflayan kişilerin “verilen kiloları geri almak” gibi bir kabusu olmaması dileğiyle…
Ayrıca Bakınız
- Kilo vermek için dikkat edilmesi gereken 3 etken!
- Verilen kilolar neden kolayca geri alınır? Kilo kontrolü nasıl saplanır?
- Kahvaltıyı atlamak vücudu nasıl etkiler? Kahvaltı yaparak nasıl kilo verilir?
- Neden kilo alıyoruz? Kilo almanın sebepleri nelerdir?
- Kalıcı Kilo vermenin 18 ipucu ile fazla yağlardan kurtulun!
- Zayıflamak istiyorum diyenler nereden başlamalı?
- Kilo vermek neden zorlaşıyor? Obezite salgın bir hastalık mı?
Kilo vermek neden bazı kişilere çok zor geliyor?
Cell dergisinde yayımlanan yeni araştırma kapsamında İsrailli araştırmacılar yaşları 18 ile 70 arasında değişen 800 kişinin farklı biyogöstergelerini incelediler.
Araştırmaya katılan kadın ve erkek denekler bir hafta boyunca beş dakikada bir kan şekeri düzeylerini ölçen aygıtlar taşıdılar.
Deneklere tükettikleri besinleri, uyku ve beden alıştırma düzenlerini kaydeden taşınabilir bir aygıt da yerleştirildi. Bunun dışında denekler sağlık durumlarıyla ilgili soruları yanıtladılar ve incelenmek üzere kan ve dışkı örnekleri verdiler.
Kan şekeri düzeyi farklı
Araştırmacılar yemek sonrası kan şekeri düzeylerinin kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterdiğine ve bu farklılıkların tam tamına aynı besinleri tükettiklerinde de geçerliğini koruduğuna tanık oldular.
Kimi zaman bir kişide kan şekeri düzeyini düşüren bir yiyeceğin başka bir kişide kan şekerini arttırdığı görüldü.
Araştırmacılara göre bu durum insanların nasıl beslenmeleriyle ilgili genel geçer kuralların pek bir işe yaramadığına işaret ediyor.
Araştırmayı yürüten Weizmann Bilim Enstitüsü uzmanlarından Eran Segal ve Eran Elinav TIME dergisine verdikleri demeçte, yıllar boyunca insanların önerilen beslenme düzenlerine uymadıkları için obezite, şeker ve beslenmeye bağlı başka sorunlar yaşadıklarına inanıldığına, oysa yaptıkları çalışmaların insanların önerilen kurallara uysalar bile bu önerilerin kimilerine uygun olmadığı gibi bir başka seçeneği de gözler önüne serdiğine dikkat çekiyor.
Özetle şöyle diyorlar: “Bu çalışmadan alınması gereken ders belli bir beslenme düzeninin işe yaramaması durumunda bundan kişinin değil, beslenme düzeninin sorumlu olabileceğidir.”
Mikrobiyomların rolü
Araştırmacılar bu farklılıkların mikrobiyomdan bağırsaklarımızda yaşayan ve kişiden kişiye çarpıcı farklılıklar gösteren trilyonlarca bakteriden kaynaklanabileceğine inanıyorlar.
Obesity Research & Clinical Practice dergisinde yayımlanan bir başka araştırma da bir erişkinin eşit miktarda yemesi ve egzersiz yapması durumunda bile 2006 yılında 1988 yılına kıyasla çok daha kilolu olduğunu ortaya koymaktaydı.
Bu araştırmayı yapanlar da, başka olası nedenlerin yanı sıra, mikrobiyomun etkili olabileceğine dikkat çekmekteydiler.
Kişiye özel beslenme düzeni
Segal ve Elinav bu verileri şimdiden değerlendirmeye başladıklarını belirtiyorlar. Araştırmacılar yaptıkları çalışmada topladıkları tüm verilerden yola çıkarak bir kişinin kan şekerinin yediklerine nasıl bir tepki verebileceği yönünde
algoritmalar oluşturduklarını da belirtiyorlar.
Segal ve Elinav tüm bunların enine boyuna ele alınması sayesinde oluşturdukları algoritmaların kişiye özel beslenme düzenlerinin belirlenmesine yardımcı olabileceğine inanıyorlar.
Araştırmacılar, “Ölçümler sonucunda ulaştığımız kişiyle ilgili kapsamlı bilgiler kişiye özel beslenme düzenleri oluşturmamıza olanak tanıyabilir. Kişilerin soru formlarını doldurmak suretiyle elde edeceğimiz bir dizi veriden ve
tek bir mikrobiyom örneğinden yola çıkarak onlarla ilgili birtakım kestirimlerde bulunmayı ve kişiye özel beslenme düzenleri oluşturmayı tasarlıyoruz.
Maliyeti de oldukça uygun olacak böyle bir yöntemi yakın bir gelecekte yaşama geçirebileceğimize inanıyoruz,” diyorlar.