Ekoloji tarihindeki en tehlikeli ve ölümcül mantar: Chytrid mantarı
Zehirli mantarlar tüketildiğinde ölüme kadar götürecek kadar tehlikeli. İnsanlar artık ormandaki mantarlara karşı daha dikkatli. Fakat hayvanlarda durum böyle değil. Dünyaya yavaş yavaş dağılan doğal ekolojik katil olarak uzmanlarca kabul edilen ölümcül mantarlar listesinde ilk sırada olan Chytrid mantarı hakkında geniş bir araştırma ile bilgiler vereceğiz.
O bir katil: Chytrid mantarı
Şimdiye kadar en nete yakın sayı 501 farklı kurbağa ve semender türü, bir nedenden dolayı sayıları düşerek yok olma tehlikesinde. Nedeni ise ölümcül mantar chytrid mantarı, şu an için en tehlikeli patojene sahip.
Dünyada sessiz bir katil dolaşıyor. Sinsice yaklaşıyor ve seri bir şekilde öldürüyor. Adeta “suda yürüyor” ve izini belli etmiyor. Ölümcül chytrid mantarından bahsediyoruz.
Dünya üzerindeki birçok amfibi türünün ölümünden sorumlu ama durumun vahameti yeni yeni anlaşılıyor.
28 Mart 2019 tarihinde Science Bilim dergisinde yayımlanan bir çalışmada, chytrid mantarlarının, 1965 yılı sonrası ve 2015 yılına dek dünya yüzeyinde en az 501 amfibi türü için ekolojik stres altına soktuğunu ve popülasyonlarda nüfusların düştüğü gözlemlendi. Üstelik nesli tükenen türlerin %90’ı da bu katil mantardan etkilenmiş durumda.
Öyle büyük bir etkiden bahsediyoruz ki kayıtlara geçen diğer patojenlerden daha fazla türün azalışından sorumlu olduğu düşünülüyor. Söz gelişi, yarasa hastalığı beyaz burun sendromu veya kuşları öldüren West Nile virüsü gibi bilinen diğer patojenlerin, tür sayılarının sadece bir kısmını etkilediği biliniyordu.
Ancak chytrid mantarlarının biyoçeşitlilik üzerindeki etkisi dudak uçuklatacak cinsten. Hatta yırtıcı kedi ve kemirgenler gibi en yıkıcı istilacı türler ile rahatça karşılaştırılabileceği ifade ediliyor. Araştırmacılar, chytrid mantarının dünya üzerinde bir patojene bağlı, bilinen en büyük biyoçeşitlilik kaybına neden olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyor.
Kanada’daki Simon Fraser Üniversitesi’nden biyolog Wendy Palenbu mantar için “Bilim tarafından tespit edilen en yıkıcı patojen” diyor ve ekliyor, “bu oldukça şok edici bir durum.”
Ölümcül mantar
Canberra’daki Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde bir popülasyon ekoloğu olan Benjamin Scheele, sorunun boyutunu değerlendirmek için dünyanın dört bir yanından 41 ekolog ve diğer uzmanlardan oluşan bir ekip oluşturdu. Her araştırmacı, bilimsel literatürü ve yayınlanmamış verileri incelemenin yanı sıra diğer uzmanlarla görüşerek bölgelerinde bu mantardan etkilenen amfibi türlerine yönelik kanıtlar topladı.
Ekip, mantarın 1965 ve 2015 yılları arasında muhtemelen en az 501 amfibi türünün düşüşünde etkisi olduğunu tespit etti. Bu rakam, bilimin tespit ettiği amfibi türlerinin 16’da 1’ine karşılık geliyor. Söz konusu etki, türlerin yok olmasından tutun bir popülasyonun %20’sinden daha küçük kısmının azalmasına kadar değişiklik gösteriyor.
Örneğin Atelopus kurbağaları, neslinin tükenmiş olduğu tahmin edilen diğer 30 tür ile birlikte bu mantardan kötü etkilenmişti.
Mantarın Orta Amerika ve Avustralya’ya yayılması, türlerin düşüşünün tavan yaptığı 1980’li yıllarla örtüşüyor. 2000’lerde daha küçük bir zirve noktası, mantarın Güney Amerika’daki yayılmasıyla ilişkili görünüyor. Fakat mantarın ortaya çıktığı Asya’da hiçbir türün etkilenmediği görülüyor. Araştırmacılar, mantar ile birlikte gelişen amfibiyanların enfeksiyonla başa çıkma yolları geliştirdiğini öne sürüyorlar.
Çalışmada ayrıca, Avrupa’da da sadece birkaç türün düşüş yaşadığı tespit edildi. Scheel, bu mantarın az etkilenen bölgelere 20.yüzyılın başında geldiğini düşünüyor.
1950’lerde ve 1960’larda amfibilerde yaşanan toplu azalmayı, tarımın yoğunlaştırılmasıyla ilişkilendiriyor, ancak
söz konusu mantar da bu etkiye dahil olabilir.
Kurbağaların korunması
Söz konusu araştırmada imzası bulunan bilim insanları, bu mantarın Güney Amerika, Orta Amerika ve Avustralya’daki amfibi popülasyonlardaki gizemli düşüşlerden ve yok oluşlardan sorumlu olduğunu belirtiyor. Bunu da yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaygınlaşan yabani yaşam ticaretiyle ilişkilendiriyorlar.
“Chytrid’in gerçekten kötü olduğunu biliyorduk, ancak ne kadar kötü olduğunu bilmiyorduk ve önceki tahminlerden çok daha kötü” ifadelerini kullanan Scheele, patojenlerin türlere yönelik tehdidinin -ve onları yayan yabani hayat ticaretinin- göz ardı edildiğini söylüyor: “Biyogüvenlik üzerine daha çok düşünmemiz gerekiyor”.
Scheele, ortaya çıkarılan verilerin buna yardımcı olabileceğini umuyor. Bu arada ekip, ekolojik stresi en ağır derecede yaşayan türlerin ortak özelliklerini de belirledi: Örneğin az çeşitlilik yelpazesine sahip olma ve özellikle ıslak bölgelerde yaşama eğilimi. Ses getiren çalışmada imzası bulunan ekolog, bu risk faktörlerini bilmenin, diğer türleri koruma girişimlerini yönlendirebileceğini söylüyor.
Ancak yine de bir umut ışığı var. Araştırmacılar, hayatta kalan türlerin %20’sinin küçük toparlanma belirtileri gösterdiğini buldular. Bu da diğer türlerin de geri dönebileceğini gösteriyor.
Ayrıca bakınız
- Reishi Mantar nedir? Faydaları, Zararları Nelerdir? Nasıl kullanılmalı?
- Mantar Zehirlenmesi nasıl anlaşılır? Belirtileri ve Tedavisi Nedir?
Kaynaklar
- https://www.nature.com/articles/d41586-019-01002-2
- https://www.nationalgeographic.com/animals/2019/03/amphibian-apocalypse-frogs-salamanders-worst-chytrid-fungus/
- https://www.environment.gov.au/biodiversity/invasive-species/publications/factsheet-chytridiomycosis-amphibian-chytrid-fungus-disease