DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Make ve do arasındaki fark nedir? Nasıl kullanılır?

Make ve do arasındaki fark nedir? Nasıl kullanılır?
A+
A-

Bu dersimizde İngilizce’de en çok karıştırılan filler arasında bulunan Make ve do farkı nedir?. Do ve Make nasıl kullanılır? Make ve do ile yapılan örnek cümleleri göreceğiz. Kolay bir şekilde anlayıp artık karıştırmayacaksınız.


Make ve do arasındaki fark nedir?

“Make” ve “do” İngilizce’de sık kullanılan iki fiildir, ancak farklı durumlarda kullanılırlar. Bu iki kelimenin arasındaki farkı anlamak, doğru cümleler kurmak için önemlidir. Şimdi, “make” ve “do” arasındaki farkları detaylıca inceleyelim.

1. “Make” – Bir şey yaratmak veya üretmek (to create or produce something)

“Make” fiili genellikle bir şeyin fiziksel olarak yaratılması veya üretilmesiyle ilgilidir. Ayrıca planlar, kararlar ve bazı duygularla ilgili ifadelerde de kullanırız.

“Make” ile kullanılan yaygın ifadeler:

  • Make a cake (Pasta yapmak)
  • Make a decision (Karar vermek)
  • Make money (Para kazanmak)
  • Make a mistake (Hata yapmak)
  • Make a phone call (Telefon etmek)

Örnekler:

  • “She made a delicious cake for my birthday.”
    (Doğum günüm için lezzetli bir pasta yaptı.)
  • “He made an important decision.”
    (Önemli bir karar verdi.)
  • “They made a lot of money from that project.”
    (O projeden çok para kazandılar.)
  • “I will make a cake for your birthday.”
    (Doğum günün için bir pasta yapacağım.)
  • “He made a big mistake during the presentation.”
    (Sunum sırasında büyük bir hata yaptı.)
  • “They are making plans for the weekend.”
    (Hafta sonu için plan yapıyorlar.)
  • “We need to make a decision soon.”
    (Yakında bir karar vermemiz gerekiyor.)
  • “She made a lot of money selling her art.”
    (Sanat eserlerini satarak çok para kazandı.)

2. “Do” – Görevleri, aktiviteleri veya işleri yerine getirmek (to perform tasks, activities, or duties)

“Do” fiili genellikle genel işler, görevler veya aktivitelerle ilgilidir. Fiziksel bir şey yaratmak yerine, daha çok yapılan işleri veya rutin görevleri ifade eder.

“Do” ile kullanılan yaygın ifadeler:

  • Do homework (Ödev yapmak)
  • Do the dishes (Bulaşıkları yıkamak)
  • Do business (İş yapmak)
  • Do the laundry (Çamaşırları yıkamak)
  • Do a favor (İyilik yapmak)

Örnekler:

  • “I need to do my homework before dinner.”
    (Akşam yemeğinden önce ödevimi yapmam lazım.)
  • “She did the dishes after lunch.”
    (Öğle yemeğinden sonra bulaşıkları yıkadı.)
  • “He does business with companies in Europe.”
    (Avrupa’daki şirketlerle iş yapıyor.)
  • “I need to do my homework before I go out.”
    (Dışarı çıkmadan önce ödevimi yapmam lazım.)
  • “Can you do the dishes after dinner?”
    (Akşam yemeğinden sonra bulaşıkları yıkayabilir misin?)
  • “He does a lot of work at the office.”
    (Ofiste çok iş yapıyor.)
  • “She always does her best in every situation.”
    (Her durumda elinden gelenin en iyisini yapar.)
  • “I did the laundry this morning.”
    (Bu sabah çamaşırları yıkadım.)

Özet:

  • “Make”: Bir şey yaratmak, üretmek veya sonuçlandırmak anlamında kullanılır.
    • Örnek: make a plan, make a sandwich, make a choice.
  • “Do”: Bir görev veya aktiviteyi yerine getirmek anlamında kullanılır.
    • Örnek: do homework, do the dishes, do a job.

“Make” ve “Do” Karşılaştırmalı Cümleler:

  • Make a noise (Gürültü yapmak) – Do the work (İşi yapmak)
  • Make progress (İlerleme kaydetmek) – Do the cleaning (Temizlik yapmak)
  • Make an effort (Çaba sarf etmek) – Do the laundry (Çamaşırları yıkamak)
  1. “She made a great dinner, and I did the dishes afterward.”
    (Harika bir akşam yemeği yaptı ve sonrasında ben bulaşıkları yıkadım.)
  2. “He makes a lot of money, but he still does his own housework.”
    (Çok para kazanıyor, ama hâlâ kendi ev işlerini yapıyor.)
  3. “We need to make an effort to do more exercise.”
    (Daha fazla egzersiz yapmak için çaba göstermemiz gerekiyor.)


Ayrıca bakınız

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.