Ortaçağ Avrupa’sında yapılan insanlık dışı 10 işkence aleti ve yapılış şekli
İşkence her yüzyılda görülen insanlık dışı suçlardır. Fakat Ortaçağ’da işkence anlayışı o kadar vahşice ki bu işkence aletlerini gördüğünüzde şimdilerde bizlere insan hakları dersi veren Avrupa’nın nereden nereye geldiğini göreceksiniz. Yapılan bu işkencelerin, suçluların kan kaybından yavaş yavaş ölmelerini izlemek yada kalıcı hasar bırakıp, hayatının son evrelerini acı çekerek ve yavaş yavaş öldürmek niyetinde olduğu görülüyor. Yazımızda Ortaçağ Avrupa’sında yapılan insanlık dışı 10 işkence aleti ve yapılış şekli nasıldı? sorusuna detaylı olarak cevap vermeye çalışacağız.
Ortaçağ Avrupa’sında yapılan insanlık dışı 10 işkence aleti ve yapılış şekli
İşkencenin adı bile içinizin sızlamasına neden olur. Fakat Ortaçağ Avrupa’sındaki işkence (torture) şekillerini gördüğünüzde, katlanamayacağınız bir his oluşacak. Üzülerek geçmişte yaşanan insanlık dışı bu acımasız işkence aletlerini ve yapış şekillerini sizlerle paylaşacağız. İnsan Haklarına önem veren Avrupa’nın, daha 1992 ile 1995 yılları arasında yaşanan Bosna Hersek’de yaşanan soykırım ve işkenceye neden göz yummasının halen cevabını verememesidir. Bu işkenceler onların köklerinde, silinmeyecek ve hep hatırlanacak.
Şimdi sizlere en meşhur, en sadist, en zalimce, en iğrenç ve insanlık sıfatına sığdırılamayan 10 işkenceyi paylaşalım.
1. Timsah Makası
Ona Timsah makası denmesinin sebebi timsah figürlü ağzı açık bir makas olmasından kaynaklanıyor. İşkencenin fantezi versiyonu gibi düşünebilirsiniz. Özellikle vatan hainliği yapıp, devlet liderlerini öldürmeye teşebbüs edenlere yada yapıp da yakalananlara yapılıyordu. Timsah makasının içinde, timsah dişleri yerine küçük jiletler koyulmuştu. İşkence yapılmadan önce Timsah makası kızgın hale gelecek şekilde ateşte tutuluyordu. Sonra kişinin penisi bu makas ile yavaş yavaş koparılıyordu. Yavaş yavaş kan akışı, acıyla beraber büyüyordu. O anda eğer kalp krizi geçirmezse, kan kaybından ölüm gerçekleşiyordu.
2. Testere İşkencesi
En çok kullanılan türden olan bu işkence aleti, el altında en çok bulunabilen demirlerden birleşerek ağaç kesme testeresine benzer şekilde yapılırdı. Bu alet, genelde Hristiyanlığın suç saydığı işleri yapanlara yapılırdı. Zina yapmak, devlete karşı isyan çıkartmak ve itaatsizlik ve büyücülere özellikle yapılırdı. Suçlu elleri bağlanarak, ayakları da iki kazığa iple bağlanarak, kafa aşağıya gelecek şekilde, ayakları arasında V şekli veriliyordu. er iki tarafa geçen cellatlar, ellerindeki testere ile bacak arasından başlayarak aşağı doğru kesiyorlardı. İşkence uzmanları baş aşağı olduğunda bilinç kaybolmayacağı için uzun süre işkencenin hissedilebildiğini görmüşlerdi.
3. Judas Sandalyesi (Yahudi Kazığı)
Kazığa oturtma genelde Avrupa’da sevilmeyen yahudilere karşı yapılmıştır. Ama sonra bu işkence yolu diğer suçlularda da uygulanmaya başlandı. Suçlu önce elleri bağlanır, belinin üst kısmından demir bir kemerle yukarıya doğru kaldırılırdı. Hemen aşağısına piramit şeklinde sivri bir kutuya doğru, erkeklerin makatına girecek şekilde, kadınların ise vajinasına girecek şekilde ayarlanırdı. Suçlu bu acı veren yöntemle giriş kısmı patlar ve yavaş yavaş kanama geçirerek ölürdü.
Fatih Sultan Mehmet’in Yeni Çağında tarihin en vahşi hükümdarı olarak Kazıklı Voyvoda lakaplı III.Vlad, insanları kazığa geçirip, ortalarında yemek yemeyi severdi. Özellikle Osmanlı askerlerine daha çok işkence yapardı. Onların kolunu bacağını kesip, tuzu o bölgelere doldururdu. İnsanları doğramak, kazanlarda kaynatmak için özel yöntemler uygulamıştı.
4. Göğüs Koparıcı (Göğüs Kerpeteni)
19. yüzyılda Almanya ve Fransa tarafından en çok tercih edilen işkence aletiydi. Göğüs Koparıcı (Göğüs Kerpeteni), sorguya alınan kişileri konuşturmak, hapse düşen suçlulara ve dinin emrettiği yasakları yapan kişilere, işkence yapmak için kullanılırdı. Özellikle İslam ile yakınlaştırılan IŞİD terör örgütü gibi, o zamanlarda da Hristiyanlığı babasının malı gibi kullanmaya çalışan kişilerin, dine aykırı yapılan suçlar nedeniyle, günahlarının cezalarını vermek için Göğüs Koparıcı (Göğüs Kerpeteni) işkence aletini kullanıyorlardı. Tanrıya küfür eden, zina yapan, evlilik dışı çocuk doğuran, bilerek çocuklarını düşüren yada kürtaj eden, Büyü işleri ile ilgilenen kişilere ve homoseksüellere uygulanıyordu. Göğüs Koparıcı (Göğüs Kerpeteni) üzerindeki kıskaçlar ile ya sıcak yada soğuk olarak, göğüs uçlarına uygulanıyordu. Uzun süre devam ederse, göğüs ucu kopuyor ve suçlu kan kaybından ölüyordu.
5. Garotte (Boğaz Sıkma Aracı)
İspanya’nın eski meşhur işkence aleti diyebiliriz. Demirden yapılmış bir köpek tasmasına benzeyen aletin, insanlara takıldığında, ense tarafında çivi bulunuyordu. Amaç suçluya bu tasmayı taktığında, arkadaki vidanın omiriliğine girerek, nefes alamadan ölmesi sağlanıyordu. Bu çivi girmeden önce yavaş yavaş tasma sıkılıyordu. Suçlu eğer itirafta bulunmazsa, tarifsiz bir acıyla ölüyordu.
6. İşkence Sandalyesi (Engizisyon Sandalyesi)
Demir bir sandalyeye yaklaşık olarak 1500 ‘yakın çelik çiviler monte ediliyordu. Kirpiye benzeyen bu sandalyenin üzerinde neredeyse her yerinde bu çiviler vardı. Suçlu çıplak olarak bu sandalyeye oturtulup, çivilerin bedenlerine girmesinden dolayı hareket edemezdi. Bazı İşkence Sandalyesinde (Engizisyon Sandalyesi) çukurlar olup, onların içine kızgın kor ateşler konurdu.
Bu işkence aleti 19. yüzyılın sonuna kadar kullanıldığı görüldü. Almanya, İtalya, İspanya, Fransa ve Avusturya- Macaristan ve çevresinde popüler bir işkence aletiydi.
7. Kurşun Süzgeci
Demir bir sapın ucunda süzgeç şeklinde olan kafası olan işkence aleti ile her türlü kızgın sıvı, suçlunun üzerine serpiştirilirdi. Etkisi aynı av tüfeğinden çıkan saçma gibi dağılırdı. Özellikle çıplak olan suçlunun, en çok acı verecek bölgelere, katran, kurşun, su ve yağ kızgın sıvı olarak serpiştirilirdi. Vücuda her dokunuşunda çok ciddi acı veren bu yol, çokça tercih edilirdi. Suçluyu konuşturmak adına yapılan bu işkence, ağır yanıkların enfeksiyon kapması ile ölüme götürüyordu.
8. İspanyol Eşeği
İspanyol Engizisyon mahkemeleri tarafından suçlu görülen kişilerin ölüm fermanı olan bir işkence aletiydi. Üçgen prizma şeklinde olan tahtanın uç kısmına, elleri arkadan bağlı kişi oturtuluyordu. Aynı eşeğe biner gibi bacak arasına denk gelen bu sivri yerin daha da hissedilmesi için, ayaklarına da ağırlık bağlanıyordu. Suçun ağırlığına göre ayağa bağlanan bu ağırlıklarda ona göre hafifletilebiliyordu. Ama İspanyol Eşeğine binen her suçlu eninde sonunda acımasız bir şekilde ikiye ayrılana kadar yavaş yavaş ortadan ikiye bölünerek, vahşice ölüyordu.
9. Çöpçünün Kızı
Görünüş bakımından en masum gözüken işkence aletidir. Ama diğerleri gibi çok acı verdiği yapılan sıkıştırma işleminde görülüyor. İngilizlerin en meşhur işkence aletidir. Çöpçünün Kızının mucidi ise, Londra Kulesi teğmeni William Scevington’dır. Suçlu dizleri üzerine çömeldikten sonra, etrafına bu işkence aletinin metal kasası giydiriliyordu. Aletin sıkıştırma işlemi ile iyice sıkmaya başlıyordu. Sıkıştırdıkça suçlunun ağzından ve burnundan kan gelmeye başlıyordu. Sonrasında kan kaybından acı ile yavaş yavaş ölümü seyrediliyordu.
10. Izdırap Armudu (Vajina ve Makat Armudu)
Görünüşü armuda benzediği için, alete Izdırap Armudu adını verdiler. Izdırap Armudu erkeklerin makatına, kadınların ise vajinasına sokuluyordu. İçine sokuldukça içeriyi parçalıyordu. İç kanamadan dolayı suçlu görülen kişiler, yavaş yavaş ölüyordu. Hristiyanlığın yasakladığı suçların başında olan, Zina, Eşçinsellik ve Ensest ilişkiler yapan kişilere uygulanıyordu.