DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Palm yağı nedir? Palm yağı yararlı mı zararlı mı?

Palm yağı nedir? Palm yağı yararlı mı zararlı mı?

Şampuandan bebek mamasına kadar birçok kullanım alanında kullanılan Palm yağı nedir? Palm yağı yararlı mı zararlı mı? Palm yağı nasıl bulundu? Palm yağının hikayesi ve ekolojik dengeyi nasıl etkiler?


Palm yağı nedir? Palm yağı yararlı mı zararlı mı?

Faydaları reklam edilerek uzak diyarlardan getirilen her ürünün çevreye zararı var. Şampuandan bebek mamasına kadar birçok kullanım alanı olan palm yağı da bunlardan biri. Buna kar- şın palm yağını bir an- da yasaklamak çok zor.
Bitki biyolojisinin ise bir çözüm önerisi var.

Palm yağı  aslında Palmiye yağının kısaltılmış halidir. Palmiye ağacının meyvesinden yapılan katı ve sıvı arasında bir yumuşaklığı olan bitkisel yağdır. Yemeklik olarak tercih edilen Palm Yağı, artık tüm hazır gıdaların içinde kanola yağı ile birlikte koyulmaktadır. Palm yağı sadece gıda da değil, araç yakıtı olarak dizel ve biyodizel üretiminde de kullanılır.


Palm yağı nasıl bulundu? Palm yağının hikayesi

Bundan sadece iki asır önce, Malezya’daki Borneo adasının kuzeyi, yemyeşil bir örtüyle kaplıydı. Sarawak ormanlarının bulunduğu bu bölge baş döndürücü miktarda bitki, hayvan ve mantarı barındıran bir ormandı. Dinozorların neslinin tükenmesinden ve sayısız buzul döngüsünden sağ kurtulan bir habitattan bahsediyoruz. Bu bölge, insanları da yaklaşık 40.000 yıl boyunca içinde barındıracaktı.

Sarawak ormanları, ne yazık ki son birkaç on yılda daha önce hiç görülmemiş tehditlerle karşı karşıya kaldı. Bitki örtüsü, bölgedeki hidroelektrik gücünün genişlemesi, tomrukçuluk ve hepsinden daha etkili olan palm (hurma) yağı plantasyonları tarafından saldırıya uğradı.

Bu değişiklikler, yüz binlerce insana ekmek kapısı olduğu için pek çok insan için bu zarar, “kalkınmanın gerekli maliyeti” gibi görünüyor. Ancak söz konusu “kalkınma”, ormanın neredeyse üçte birini tüketti. 1970’lerden 1990’lara uzanan ilk palmiye yağı plantasyonları dalgası, çiftçilere aynı bölgelerdeki diğer geçimlik gıda ekimlerinin 7 katı gelir sağlaması, asfalt yollar, daha iyi okullar ve modern bilgi altyapısı açısından, eko- lojiyi görmezden gelen kalkınma yanlıları için fevkalade faydalı gelişmelerdi.

Palm yağının elde edildiği, Elaeis gu- ineensis bitkisi, modern tüketici ekonomisi için bulunmaz bir fırsat oldu. Aynı zamanda büyük bir yok ediciydi de.

Palm yağı sofranızda

Bugün dünyadaki birçok insanın refahı, bu bitkiyle olan ilişkiye bağlı. Öyle ki palm yağı, tüm yemeklik yağların %60’ını oluşturuyor ve bunun üretimsel karşılığı toplamda 62 milyon tondan fazla. Bu ham madde, hazır eriştelerden dondurmaya, oda spreylerinden şampuanla- ra kadar süpermarket ürünlerinin yarısında bulunuyor.

Siz farkında bile olmadan onu yiyor ve onunla saçınızı yıkıyor, bir şekilde kullanıyorsunuz. Tüketici ürünü üreticileri, diğer yağlarla iyi karıştığı ve çeşitli kıvamlar oluş- turmak için ideal bir ham madde olduğu için palm yağını tercih ediyor. Gıda pazarlamacıları ise arter tıkanmasına neden olan trans yağları içerdiği için onu seviyor.

Palm yağı, hayvan yemi ve biyoyakıtlarla da karıştırılıyor; yani palm yağı her yerde!

Malezya, bugün dünya çapındaki palm yağı üretiminin % 26’sını karşılıyor .Ülkedeki palmiye ağaçl rının neredeyse yarısı, büyük ölçekli tarımsal işletmelerden ziyade küçük çiftliklerde yetiştiriliyor.

Yöneticiler için palm, Malezya’nın gelişimi ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasıyla eşanlamlı olarak değerlendiriliyor.


Palm yağının zararları içinde Ekolojik zararı büyük

İnsanlığın zorlu ikilemi de işte tam olarak burada yatıyor. Palm yağı üretimi, yerel halk ve uluslararası ekonomi için son derece önemli olmakla beraber doğal ekosistemlere ve küresel iklime son derece zarar veriyor.

Yağmur ormanı ve turbalık alanlar, küresel ısınmanın kaynağı olan büyük karbondioksit depoları. Malezya ormanları da özellikle karbon bakımından zengin.
Mil kare başına 220 pound karbon tutabiliyorlar. Union for Concerned Scientists’e (Kaygılı Bilim İnsanları) göre bu, ABD’nin bir ucundan diğer ucuna New York’tan San Francisco’ya (yani 4.670 km’yi) ortalama bir arabayla 76 kez gidip geri gelmenin ortaya çıkardığı karbon emisyonuna eşdeğer.

Buna karşın Endonezya’da palmiye yetiştiriciliği için ormansızlaşma, 2000’den 2010’a kadar tüm tropikal arazi kullanımı emisyonlarının % 2 ila %9’unu oluşturuyordu. Palm yağının yayılması aynı zamanda orangutanları, kaplanları, gergedanları ve filleri de doğal yaşam alanlarından alıkoyuyor.

Tüm bunlarla birlikte palm yağı için 2019’da 76 milyon ton olan küresel talebin, 2050’de 400 milyon tonun üzerine çıkması bekleniyor. Peki ne yapmalı?

Çevre korumacılar, palm yağı kullanımının bir anda kesilemeyeceğini bilecek kadar gerçekçi. Üretiminde çok fazla para ve çok fazla güçlü hükümet ve topluluk çıkarları söz konusu.

Palm yağının sürdürülebilir hasadı ise iyi bir çözüm. Uluslararası bir hareket olan Sürdürülebilir Palm Yağı Oluşumu (RSPO), akıllı çevre uygulamalarını kullanma sözünü veren şirketleri kayıt altına alıyor. Bu tabandan gelen çabalar önemli ol- makla birlikte ancak yüzeysel bir çözüm sağlayabiliyor.


Palm yağının çevreye etkisi hakkında Bitki bilimciler ne diyor?

En çok ihtiyaç duyulan şey; daha az arazide daha fazla yağ üretmenin bir yolunu bulmak. Bitki bilimcilerin devreye girmesi gereken yer de tam olarak burası. Onlar da palm yağı sağlanan her ağacı, da- ha fazla meyve üretmeye teşvik etmek için yeni bir genetik teknik oluşturdular.

Onlara göre yağmur ormanlarını kurtarırken dondurma üreticilerini mutlu etmenin bir yolu bu. Cold Spring Harbor Laboratuvarı’ndan bitki biyoloğu Rob Martienssen geçmişte bilimsel yöntemlerin neden yanlış gittiği ve bugün bu yanlışların nasıl düzeltileceği konusunda uzman. Martienssen, daha az arazide daha fazla palm yağı yetiştirmek için bir proje başlatmanın işin kolay kısmı olduğunu biliyordu.

Bilim insanları, 20-30 yıl önce bu hedefe kilitlendi ve daha fazla yağ üreten tek bir ağaç üretimine odaklandı ve tıpkı bunun gibi 50.000 “elit ağaç” klonlamaya başladı. Hatta bir noktaya kadar başarılı da oldular. Zamanla görüldü ki laboratuvardaki elit ağaç klonlanması, bitkinin doğal büyüme süreçlerini bozuyordu:

Araştırmacılar pes etmek yerine palm yağının DNA’sının ötesine ve DNA’nın nasıl okunup tercüme edildiğini düzenleyen biyoloji katmanına, yani epigenomunda daha da derinlere daldı. Klonlardaki büyük farkın tek ve küçük bir epigenetik değişimin sonucu olduğunu buldular.

Verimsiz meyve üreten palmiyeler, sağlıklı meyve üretimiyle ilgili genlerin işleyişini engelleyen, değiştirilmiş bir moleküler anahtara sahipti. Daha önce bu yanlış anahtar, pirinç bitkilerinde de tanımlanmış ve bunlar “karma” ol rak adlandırılmıştı. Palmiye klonları da tam anlamıyla bu kötü karmadan mustaripti.

Martienssen, “Eğer kötü bir karmanız varsa o zaman kelimenin tam anlamıyla verim alamazsınız,” diyor. Martienssen tarafından kurulan özel bir girişim olan Orion Genomics, basit bir DNA testi geliştirerek sadece gerçek ve yüksek verimli klonları ele aldı.

Bu uygulamanın arkasında duran Martienssen, bu sayede güvenilir klonal stokların veriminin %30 ila %50 artabileceğini ve yasadışı ormansızlaştırma gereksi- niminin önemli ölçüde azalabileceğini tahmin ediyor.

Ve bu sadece başlangıç. Konuya ilgilenen diğer bilim insanları da bugün, hasat edilmesi daha kolay, daha hızlı olgunlaşan ve daha çok yağ alabilecekleri cüce palmiye türleri üzerinde çalışıyor. Epigenetik testin GDO’suz klonlar üzerinde de önemli faydalar sağlayacağı düşünülüyor.

Malezya’daki hükümet de nihayet Sarawak’ın eski orman örtüsünden geriye kalanları korumak için harekete geçiyor. Yeni politikalar, palmiye ekim alanlarının ge- nişletilmesini 6,5 milyon hektarla sınırlıyor ve bu da ekim için sadece 1 milyon hektar daha fazla alan bırakıyor. Bu düzenlemeler, insanlar ve bitkiler arasında daha iyi, daha akıllı bir ilişki kurmak için önem taşıyor.

Malezya’da yok olan yağmur ormanları!

Palm yağının geldiği yer ise Malezya ve Endonezya. Türkiye’ye en çok Palm yağı satan ülke ise Malezya. Yağmur ormanlarını yok eden Malezya, bu yağ için koca koca ormanları yok etmekte. Hatta Doğal yaşamı tehdit ettiğinden, Sumatra orangutanı, Sumatra gergedanı, Borneo gergedanı, Sumatra fili, Borneo fili, Sumatra Kaplanı‘nın nesli tükenmekle tehdit altında.

Sumatra Orangutanı nesli yok oluyor!

2015 yılında Fransa Ekoloji Sürdürülebilir Kalkınma ve Enerji Bakanı Segolone Royal ilk defa resmi yolla Palmiye Ormanlarının yok olmasına destek olan yılda 350 bin ton üretim yapan Nutella’nın özellikle kullandığı Palm yağını protesto eden bir kampanya başlatmıştı. Slogan: “Nutella yemek zorunda değiliz”

Sumatra Kaplanı yok oluyor!

Ne kadar acı ve ne kadar utanç verici bir duruma konu olsa da yazımızın içeriği bunla ilgili değil.

Palm yağı ülkemizde artık her kesimde tüketilen bir yağ çeşidi oldu. Şampuan, sabun, hazır gıdalar, dondurulmuş gıdalar, çikolata ürünleri en çok kullanılan alanları. Yağın maliyeti ucuz olduğundan, Ülkemizde hazır gıda ve temizlik malzemesi üreticileri bu yağı kullanıyor.

Palmiye yağı yada Palm yağı, yıllardır tüketilmesine karşın bir anda 2017 yılında Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) tarafından 200 derecede ısıtıldığında içindeki bir yağ asidinin kanserojen maddeye dönüştüğünün araştırılmasını söyledi ve ortalık bir anda karıştı.

Palm Yağı Küresel Tüketimi

Maalesef bizim ülkece bir araştırma birimimiz olmadığı için, devamlı ya Amerikan Gıda Birimi FDA‘yı yada Avrupa Gıda Araştırma birimi EFSA‘yı takip ediyoruz. Palm yağı ile ilgili araştırmayı yapan ise EFSA.

EFSA’ya göre Palm yağının aşırı tüketiminde tüm yaş gruplarını tehdit ettiği ile ilgili bir araştırması var. Sadece Palm yağı değil, diğer bitkisel yağların hepsini kastetti. Çünkü bitkisel yağın 200 derecede ısıtıldığında ‘glicidil yağ asidi esterleri’ kanserojen bir madde haline dönüştüğünü açıkladı. Bunu 2016 Mayıs’ta açıkladı.

Malum bizim Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) uzmanları da bu araştırmaya güvenmemiş ve bu konu hakkında komisyon kurulmasını öneriyor.


Palm yağı gerçekten kansorejen madde içeriyor mu?

Palm Yağı ülkemizde o kadar çok sektör kullanıyor ki! Bim, A101, Şok gibi marketlerdeki ürünlerin bir çoğunda başta çikolata ve çikolata ürünlerinde Palm yağını göreceksiniz. Sadece o mu Pizza üreticileri ve dondurma üreticilerinin en çok sevdiği yağ türü.

Avrupa Gıda Araştırma Birimi EFSA, 28 ülkeye bildiri yapan ve etkisini gösteren ciddi bir kurum. Bu kurum gıda araştırması yapar ve açıklar. Bu birim bu araştırmayı 2016 yılının Mayıs ayında yaptığı bir araştırmayı açıkladı. Size EFSA’dan aldığımız araştırma sonuçlarını açıklıyoruz.

Aslında konu sadece Palm yağı değil. Palm yağı gibi tüm bitkisel yağlar kanserojen etki gösteriyor. Ama en hızlı tepkime veren Palm yağı. Ne zaman etki veriyor? 200 derecede ısıtıldıklarında.

EFSA’nın Yiyecek Zincirinde Bulaşanlar Paneli (CONTAM)’da konuya açıklık getiren CONTAM Panel Başkanı Dr. Helle Knutsen, Palm yağı yada diğer bitkisel yağlar, bunlar sıvı yada katı olan margarin türleri de dahil, 200 derecede ısıtıldıklarında içindeki gliserol’ün formu GE yani Glisidil Yağ asidi esterlerinin, genotoksik ve kanserojen olduğunu gösteren yeterli kanıtlara ulaşıldıklarını belirleyen ellerinde deney sonuçları olduğunu söylüyor. Bu deneyler fareler üzerinde yapıldı. Farelerin bu toksitlere başa çıkamadığı için sağlıkları bozulduğu görüldü. Organlarında hasar görüldüğü tespit edildi.

Glisidil Yağ asidi esterlerinin bir insan vücudunun günlük o,8 mikrogramını tolere edebildiğini açıklayan Knutsen, bir çok gıda da olduğu için bunun sınırını nasıl koyacağının yerine tüketimini minumuma düşürmenin daha mantıklı olduğunu belirtti.

Knutsen, Özellikle bebekler ve çocukların gıdalarında Palm yağında oluşan Glisidil Yağ asidi esterleri endişe verici ve normal insana göre 10 kat daha tehlikede olduğunu belirtti.

2010 yılı ile 2015 yılı arasında Palm yağındaki tehlikeyi Gıda üreticilerine anlattıkları için Palm yağının Avrupa’da yarı yarıya kullanımı düştüğünü söyleyen Dr. Helle Knutsen, tüketici tehlikesinin de azaldığını belirtti.

Palm yağını kendi sitelerinde öve öve bitiremeyen Ferrero’nun ürünleri özellikle Nutella!


Palm yağını hayatımızdan çıkartmamız gerekli!

Palm yağının ciddi bir tehlike olduğunu Avrupa’da görüldü. Önlemler alındı ve halen alınmaya devam ediyor. Özellikle ısıtılarak kullanılarak bize servis edilen gıda ürünlerinden kaçmak gerekli.

Palm yağı olan tüketim gıda ürünlerinden özellikle çocuklarımızdan uzak tutmalıyız.

Tabi bu iş ülkemizde çok tüketilen Nutella’yı hedef noktasına getirdi. Nutella’nın resmi sitesine girin. İçindekilere bakın kullandığımız yağ kısmında Palm yağı yazıyor. Palm yağı diyince akla ilk gelen Nutella, hedefin merkezine oturtuldu. Ferrero firması sadece Nutella yapmıyor ki Kinder ürünlerini de yapan firma!

Sadece Nutella mı? Neden diğer üreticileri de ifşa etmiyoruz. Palm yağı diğer bitkisel yağlardan daha zararlı olduğu artık çok açık belli.

İtalya’da bir markette raflardan indirildi diye haber çıktı. Nutella bu işten sıyrılmaya çalışsa da o raflardan inen ürünler bizim ürünler değil dedi ve biz EFSA’nın açıkladığı 200 derecede Palm yağını kullanmıyoruz dedi. Peki EFSA bunu 2016 Mayıs’ta açıklamasına rağmen neden yeniymiş gibi servis edilemeye başlandı?

Gıda sektörü yalanlarla dolu ve bu yüzden Araştırma Kurumlarının değerlendirmelerini dikkate almak lazım. Avrupa Gıda Güvenliği Merkezi EFSA sadece Nutella’ya değil, tüm Palm yağı ile ilgili üretim yapan herkesi zorluyor ve kullanımının yasaklanmasına baskı yapıyor.

Sağlık Bakanlığı, sigaraya verdiği önem gibi bu konuya da el atması gerekmektedir.


Tüketici Dernekleri Federasyonu’nu Ciddiyete Davet Ediyoruz!

Buradan Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF)’in biraz daha ciddi bir kurum olmasına davet ediyoruz. Halk sağlığı düşünülerek, doğru bilinçlendirmek ve yanlış olanı erken duyurmak gerekir.

DHA’ya demeç veren Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Gıda Komisyonu Başkanı Sinan Vargı Palm yağı hakkında endişelerini söylemiş, doğru bilgiler konusunda halen bilimsel bir çalışma ile ilgili herhangi bir ön adım atılmamıştır. 2017 yılında EFSA’nın yaptığı “Palm Yağı Kansorejendir” araştırmasına dayanarak, üreticilere neden baskı yapılmadığını maalesef görüyoruz.



Ayrıca bakınız

YORUMLAR
  1. Sinan Vargı dedi ki:

    Değerli site yönetimi
    Sitenizde hakkımızda haklı olarak bir eleştiri getirmişsiniz. Biz bu araştırmayı aylar öncesinden zaten biliyorduk, ama gıda firmalarının gazete ve televizyonlar üzerindeki ağır reklam baskısı nedeni ile sesimizi duyuramadık. Bir çok ajansa haberi gönderiyoruz, ama gıda firmalarından reklam alamayacakları endişesi
    ile yazmıyorlar.. Örneğin şekerli meşrubata abd de yüzde 1 obezite vergisi getirildi, bir yerde okuyabildiniz mi…Türkiye’de kıyamet kopmadan tüketicinin sesine kulak veren yok. iyiki sizin gibi siteler var…bizim bu araştırmayı yapacak ne güvendiğimiz bir lab. da yok devletin ilgili lab larına bunu test için versek bunu maddeyi araştıracak imkanları da yok bunu ancak efsa araştırdı ve aylardır da bu söylenmesine rağmen şimdiye kadar italyada raflardan inmeden bizimülkemizde patlak vermedi….ilginiz için teşekkür ediyorum
    Sinan Vargı.. sitenizi takip ediyoruz.. habere yer verdiğiniz için de sağolun..

  2. Rıza Ayancık dedi ki:

    Palm yağı çıkarırken doğanın ne kadar acıklı duruma düştüğü beni gerçekten çok üzdü. Yazınız için teşekkürler.