Recep Tayyip Erdoğan Kimdir? Recep Tayyip Erdoğan’ın Hayatı
Türkiye tarihindeki cumhurbaşkanlarının önemi oldukça büyüktür. Türkiye’nin toplamda 12 cumhurbaşkanı ve son olarak ta başkanlık sistemine geçildiğinden dolayı 13. başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan hakkında detaylı bir yazı hazırladık. Bu yazımızda Recep Tayyip Erdoğan Kimdir? Recep Tayyip Erdoğan nerelidir? Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi kariyeri nasıl ilerlemiştir? Recep Tayyip Erdoğan hangi okulları okudu? Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatı ve kazandığı seçimler hangileridir? sorularının cevaplarını bulabileceksiniz.
Recep Tayyip Erdoğan Kimdir? Recep Tayyip Erdoğan’ın Hayatı
Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi deyimiyle gürcü olduğunu, dedelerinin Kırım yada Kafkas bölgesinden geldiğini, 1920’li yıllardan sonra dedesinin Rize’ye kadar göç ettiği ve orada yerleştiğini kendi söylemektedir. Güneysu’da doğan babası, küçük yaşlarda İstanbul’a göç etmiştir. Buradan devam ederek, Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyalım.
26 Şubat 1954 yılında, ailesinin 3. çocuğu olarak Kasımpaşa’da dünyaya gelmiştir. Recep ayında doğmuş olması sebebiyle Recep adını ve dedesinin adını almış ve Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Babası Rize’nin Güneysu ilçesinden 13 yaşında İstanbul Kasımpaşa semtine gelmiştir. Ve uzun yıllar burada yaşamışlardır.
Piyale Paşa İlkokulu’nu bitirdi. Ve İmam Hatip Okulu’na gitti. Aynı zamanda spor faaliyetlerine de devam etti. 15 yaşında iken Camialtı Spor Klübünden teklif aldı. 1973 yılında mezun oldu ve İETT’ye transfer oldu. 1976 yılında da İETT futbol takımı, İstanbul’da şampiyon olmuştur. 1977 yılında yapılan bir konferansta tanışmış olduğu Emine Hanım ile, 4 Temmuz 1978 yılında evlenmiştir. 2 kız, 2 erkek olmak üzere 4 çocukları bulunmaktadır.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Siyasi Hayatı
1983 yılında kurulmuş olan Refah Partisi ile siyasi hayatına devam etmeye başlamıştır. 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığıyla yükselişe geçen siyasi kariyeri yirmi yıl sonra Cumhurbaşkanlığı’na gelmesiyle taçlanan Erdoğan’ın bu başarısı aynı zamanda halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olmasıyla da farklı bir anlam taşımaktadır.
Milli Görüş Hareketi ile siyasi hayatına başlayan Erdoğan, 2000’li yılların başında Milli Görüş’ün içerisindeki ‘Yenilikçi’ kanadın öncülerinden olması ve Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurmasıyla yeni bir sayfaya taşınmıştır. 2007 yılında yapılan Anayasa değişikliği referandumu neticesinde; Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesine imkan tanınmıştır. Bu yasa gereği görev süresi Ağustos 2014’te dolacak olan Abdullah Gül’ün yerine geçecek olan Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecektir.
1 Temmuz 2014’te, 10 Ağustos 2014’te yapılacak olan seçime aday olan Recep Tayyip Erdoğan’ın rakipleri ise MHP ve CHP’nin desteklediği çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP’nin desteklediği Selahattin Demirtaş olmuştur. Yirmi bir milyon oy aldığı seçimde yüzde 51,79’luk oy oranına ulaşan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin on ikinci cumhurbaşkanı seçilmiştir.
İhsanoğlu yüzde 38,44, Demirtaş ise yüzde 9,76’lık oy oranına ulaşmıştır. Cumhurbaşkanı olabilmesi için partisi AKP’den ayrılan Erdoğan, yerini Ahmet Davutoğlu’na bırakmıştır. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan ve kabul edilen referandumdaki madde uyarınca 29 Mayıs 2017’de tekrar AKP Genel Başkanı olmuştur. Erdoğan hem siyasi parti lideri hem de devletin başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanı olarak görevine devam etmektedir.
Okul Sonrası Siyasi Yaşama Giriş
Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun olan Erdoğan, gençlik yıllarında futbol oynamış ancak profesyonel olarak futbolculuğa devam etmemiştir. Siyasete olan ilgisi Milli Türk Talebe Birliği faaliyetlerine katılmasıyla başlamıştır, 70’li yılların ortasında ise siyasi hayatını şekillendirecek olan Milli Görüş hareketi temsilcisi Milli Selamet Partisi’nin gençlik kollarında görev almıştır. 1980 Askeri Darbesi sonrası 80’lerin ortasında önce Beyoğlu ilçe, sonra İstanbul İl Başkanlığı görevlerini yürütmüştür. Erdoğan, 1987’deki Genel Seçimlerde milletvekili adayı olmuş ancak seçilememiştir.
Ardından 1989’daki yerel seçimlerde Beyoğlu Belediye Başkan adayı olduysa da seçilememiştir. İki seçim üst üste seçimleri kaybeden Erdoğan’ın politikası merkezden farklı bir seyirde ilerlemiştir. Bir ‘İstanbul Modeli’ olarak görülen bu strateji Erdoğan’ın özellikle kadın kollarını aktif kullanması ve toplumun geniş yelpazesinden kesimlerle iletişime geçmesi gibi araçlar kullanması olumlu etkiler yaratmıştır. Şansını bir kez daha genel seçimlerde deneyen Erdoğan bu kez milletvekili seçilmiştir. (1991) Ancak mazbatasını almasına rağmen tercihli oy sisteminde kendisinden daha fazla oy alan Mustafa Baş’ın itirazı üzerine milletvekilliği Baş’a geçmiştir.
Erdoğan için siyasi hayatının dönüm noktalarından birisi 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçilmesi gösterilmektedir. Erdoğan mitinin başlangıcı olan bu görev, aynı zamanda Erdoğan’ın daha sonraki yıllarda kullanacağı üzere teknokrat kadrolarla çalışmaya başlaması ve hizmet odaklı bir siyaset geliştirmesine denk gelmiştir. Yükselen grafiğiyle adından söz ettiren Erdoğan için siyasi hayatını sekteye uğratan bir hadiseyle karşı karşıya kalmıştır. Aralık 1997’de bir toplantı esnasında Ziya Gökalp’in ‘Asker Duası’ şiirini değiştirilmiş bir biçimde okuyan Erdoğan’a karşı açılan davada hapis cezasının yanı sıra siyasi yasaklı olmuştur. Mart – Temmuz 1999 tarihleri arasında hapis cezasını çeken Erdoğan, bu sürede yeni bir parti kurma fikri üzerinde yoğunlaşmıştır.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Kuruluşu
Nitekim siyasi yasaklı olduğu dönemde Fazilet partisi kapatılmış ve yerine ‘gelenekçiler’ tarafından kurulan Saadet Partisi ile ‘yenilikçi’ kanadın oluşturduğu Adalet ve Kalkınma Partisi Erdoğan öncülüğünde kurulmuştur (Ağustos 2001). Yeni partisinin kimliğini Muhafazakar Demokrat olarak belirleyen Erdoğan, girdiği ilk seçimden zaferle ayrılmıştır. 2002 seçimlerinde halk, eskiyen siyasilerden kurtulmak amacıyla yeni siyasetçilere fırsat tanımış ve Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’si ile Deniz Baykal’ın CHP’si diğer partilerin yüzde on seçim barajını aşamamasından dolayı meclis sandalyelerini paylaşmıştır.
AKP, tek başına iktidara gelirken Erdoğan’ın siyasi yasağı nedeniyle hükümeti Abdullah Gül kurmuştur. Mart 2003’te Siirt’te yapılan ara seçimde milletvekili seçilen Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun süre görev yapan Başbakanı olacaktır. Başbakanlığının ilk yıllarında AB çizgisinde ilerleyen Erdoğan, Derviş’in hazırladığı ekonomi reformlarını uygulayarak ve geliştirerek eğitim, sağlık, ulaştırma gibi alanlarda kullanmıştır. 2007 yılında yapılan genel seçimlerde oyunu arttıran Erdoğan, E-Muhtıra sonrası kararlı tavrı ile geri adım atmamıştır. Bu dönem ‘Ergenekon’ ve ‘Balyoz’ davalarının görüldüğü ve oldukça tartışmaları geçen günlere sahne olmuştur.
Ekim 2007’deki Anayasa değişikliği referandumunda Cumhurbaşkanlığı seçme ve seçilme kriterlerinin yanı sıra milletvekili seçimlerinin beş yıldan dört yılda bir yapılmasına dair değişikliler kabul edilmiştir. Başbakanlığının ilk döneminde dış politikada AB çizgisini takip etmiş, Kıbrıs’taki ‘Annan Planı’na destekte bulunmuştur. İkinci döneminde ise; İsrail’le ilişkiler gerilmiş, Arap dünyası ile ilişkiler arttırılmış ve birçok ülkeyle vize serbestisi antlaşmaları imzalanmıştır.
Ergenekon, Çözüm Süreci, Gezi ve FETO
12 Eylül 2010’da yapılan Anayasa değişikliği referandumu özellikle yargı rejiminin yapısında önemli değişikliklere yol açarken yargının bağımsızlığını yitirdiği yönünde eleştiriler yapılmıştır. Erdoğan için ‘ustalık’ dönemi 2011 genel seçimlerini kazanmasıyla başlamıştır. Oylarını arttırarak iktidara gelmeye devam eden Erdoğan, 2012 yılında Öcalan’la görüşmeler neticesine başlayan ‘Çözüm veya Barış Süreci’yle Kürt sorunun çözülmesinde demokratik adımlar atılması planlanmıştır.
2013 Mayıs’ında başlayan Gezi olaylarındaki tavrı otoriter olmakla suçlanmış ve kutuplaştırmaya yönelik siyaset yapmaktan eleştirilmiştir. Bu gerginlik, 2013 yılının son ayında meydana gelen yolsuzluk ve rüşvet iddiaları kabinesindeki üç bakanın istifasıyla sonuçlanmış ve Erdoğan – Gülen Cemaati arasındaki gerilim tırmanmaya başlamıştır.
Dershanelerin kapatılması ve MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılması gibi olaylar sonrasında Erdoğan Gülen Cemaati’nden devlet içindeki paralel yapılanma olarak bahsedecek ve 2016 yılında MGK Kararları’nda FETÖ olarak adlandırılan yapılanma terör örgütü ilan edilmiştir. Mart 2014’teki yerel seçimlerden de başarıyla çıkan Erdoğan için artık Cumhurbaşkanı olma vakti gelmiştir.
Halkın doğrudan seçeceği ilk Cumhurbaşkanlığı için seçime aday gösterilen Erdoğan, on iki yıllık iktidarı sonrasında devletin en tepesine yerleşme fırsatını ele geçirmiştir. 10 Ağustos 2014’teki seçimi kazanan Erdoğan, halk tarafından seçilen ilk, Türkiye Cumhuriyeti’nin on ikinci Cumhurbaşkanı olmuştur.
Cumhurbaşkanlığı’nın ilk ayları, AK Saray/ Cumhurbaşkanlığı Külliyesi tartışmalarına sahne olmuştur. Gerek maliyeti gerek şatafatı gerekse daha önce Başbakanlar tarafından kullanılacağı açıklanan ancak Cumhurbaşkanlığı hizmetine girmesi nedeniyle eleştirilmiştir.
Ayrıca bu dönemde Erdoğan’ın tarafsızlığı da sorgulanmıştır, AKP üzerindeki etkisinin devam ettiği ve 2015 Genel Seçimleri öncesinde toplu açılış ve halk buluşması olarak yaptığı mitinglerde AKP’ye destek verdiği iktidar için istediği 400 milletvekili gibi talepleriyle anlaşılmaktadır. Ancak Haziran 2015’te iktidar kuracak çoğunluğa hiçbir partinin ulaşamaması, koalisyon arayışlarının sonuçsuz kalması ve Erdoğan’ın hükümet kurma görevini Davutoğlu dışında kimseye vermemesinden dolayı Kasım 2015’te bir kez daha seçime gidilmiştir. Bu seçimde iktidara tekrar gelen AKP’de Davutoğlu ile Erdoğan arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar neticesinde AKP Genel Başkanlığı’na aday olmayan Davutoğlu’nun yerine gelen Binali Yıldırım olmuştur.
Son Dönemden 24 Haziran 2018’e doğru
Yıldırım, Haziran 2018’de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimine gidilirken Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı olacaktır. Zira 16 Nisan 2017’de yapılan Anayasa Değişikliği referandumunun kabulüyle birlikte Başbakanlık makamı lağvedilmiş ve Cumhurbaşkanlığı Hükümeti sistemine geçilmiştir.
Gerek Erdoğan Cumhurbaşkanlığı gerekse Türkiye siyasi tarihi için en önemli hadiselerden birisi ise 15 Temmuz 2016’da devlet ve ordu içindeki yapılanmasının neticesinde TSK’nın içerisinde birtakım unsurların başlattığı başarısız darbe girişimi olmuştur. Cumhurbaşkanlığı’ndaki dördüncü yılını tamamlayan Erdoğan, 24 Haziran 2018 seçimleri ile birlikte on üçüncü Cumhurbaşkanı, yeni sistemde Başkan olarak seçilmiş olup çalışmalarını sürdürmektedir.