Tarihteki Taş Kesilmiş Olan Pompei Şehri Nerededir? Hikayesi Nedir?
Antik Roma kenti Pompei, 24 Ağustos 79 tarihinde Vezüv Yanardağı’nın iki gün süren faaliyeti sonucu volkanik külün altına gömülerek yok olmuştu. İtalya’daki antik Pompeii kentinden taş parçası ya da tarihi eser kalıntısı çalan turistler “uğursuzluk” getirdiği gerekçesiyle bu çalıntıları iade ediyor. Pompeii’deki kazılardan sorumlu Profesör Massimo Osanna’nın açıklamasına göre, son yıllarda çok sayıda turist kazı bölgesinden çaldıkları parçaları bir mektup eşliğinde geri gönderdi. Geri gönderenlerin iade sebebi ise “kendilerine uğursuzluk getirmeleri”. Bu açıklamalardan sonra herkesde daha çok ilgi yaratılmasına sebep olan Tarihteki Taş Kesilmiş Olan Pompei Şehri Nerededir? Hikayesi Nedir? Bu bir lanet mi? Yazımızda bunla ilgili tüm bilgileri bulabileceksiniz.
Tarihteki Taş Kesilmiş Olan Pompei Şehri Nerededir? Hikayesi Nedir?
Yaklaşık 1700 yıl boyunca kayıp durumda olan Pompeii kenti Türkçe yazımlarda Pompei, 1748 yılında tesadüfen yeniden keşfedildi. UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde bulunan antik kent, her yıl yaklaşık 2.5 milyon turist çekiyor. Mutlaka italya’da gezilecek yerler listesine eklenmelidir.
Meşhur Pompei şehir hikayesini ve lanetli şehirler olarak mutlaka sizlerde duymuşsunuzdur. Bu şehrin başına gelen enteresan hikayeyi sizler için yazmak istedik. Adeta tüyler ürpertici, bir hikayeye sahip olan Pompei şehrini anlatarak başlamak isteriz.
Pompei Nerededir?
Öncelikle Pompei, İtalya’nın Napoli şehrine 25 – 30 km uzaklıkta bulunan bir şehirdir. Napoli’nin güney kısmındaki bu şehirde Roma imparatorluğu hüküm sürmekteydi. Pompei isimli şehrin, M.Ö. 5000 yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Pompei şehrinde de Vezüv adında bir yanardağ bulunmaktadır. Yanardağ M.Ö. 79 yılında beklenmeyen bir şekilde çok şiddetli bir şekilde harekete geçti. Bu hareket sonrasında günümüzden tam 1937 yıl önce tüm halk taş kesilerek öldü. Ve Vezüv yanardağı üzerlerini lavla örtmüş.
Pompei Şehrinde Yaşam ve Ekonomi
Pompei şehri o yıllarda yani, M.Ö. 79 yılında zengin, Capri adasına ve denize çok yakın ve adeta cennet gibi bir yerdi. Üstüne de hem denize yakınlığı hem de konumu itibariyle dönemin ticaretin en üst düzey olduğu kentlerindendi. Pompei şehrinde İtalya üzerindeki elit kesim, aydın ve zenginler yaşamaktaydı.
Pompei şehrinin eğlence merkezlerinden birisi olduğu ve kumar oynanan bir yer olduğu da bilinmektedir. Ancak şehirde kölelerin de farklı köleler tarafından öldürüldüğü ve geceleri dövüşlerin düzenlendiği de bilinmektedir. Aslında vahşetin ve insanlık dışı her türlü şeyin yaşandığı bir şehirmiş Pompei. Şehrin neredeyse her köşesinde fuhuş evleri bulunmaktaydı.
İmparator Caligula, kendi kız kardeşine aşık olmuş ve en büyük günahı işlemekteydi. Halkın geri kalanı da aileden olup olmamasına bakmaksızın bu edepsizliğe devam ediyordu. Zaten şehirdeki genel evlerin sayısı da cabası. Hatta dil bilmeyen denizciler geldiğinde bu genel evleri bulamakta zorluk yaşamasınlar diye üzerlerinde penis işaretleri bulunuyordu.
Şehirde eşcinsellik te gayet normal karşılanmaktaydı. Asiller müthiş bir zenginlik içindeydi. Rivayete göre önce yemek yer, daha sonra yediklerini kaz tüylerini kullanıp kusarlardı. Nedeni ise daha fazla yemek yiyebilmek, yemek zevkinden sonuna kadar faydalanmaktı.
Pompei Şehrinin Büyük Felaketi
Pompei şehri M.Ö. 79 yılında, Vezüv yanardağının harekete geçmesi ile tamamen yok oldu. Şehrin, edepsizliğe olan düşkünlüğü sebebiyle tarihten silinmesine olan inanış oldukça fazladır. Bazılarına göre de Pompei, Allah tarafından cezalandırılmış olan bir şehirdir. Vezüv yanardağı, öyle bir şiddetle patlamış ki, şehrin tamamını 6 ila 8 metre aralığındaki lavlara gömmüş. Şehir tamamen yok olurken, insanlar ve etraftaki diğer her şey taş kesildi. Bu bulgulara ise 18. yüzyılın başında bir köylünün tarlada çalışırken kazmaya takılması ile birlikte ulaşılmıştır. Daha sonra kazma vurulan bu duvarın izi sürüldü. Yapılan araştırmaya göre M.Ö. 79 yılında yanardağın şiddetli bir şekilde lav püskürtmesiyle yaklaşık 200.000 kişi hayatını kaybetmiş.
Patlamanın ve lavların etkisi öyle büyükmüş ki, çoğu insan yerinden bile kımıldayamamış. Patlama ile birlikte insanlar kaçışmaya başlamış. Paniğe kapılanların bazıları limana doğru koşmaya başladı, bir kısmı ise kendini evine kapadı. Limana doğru koşanları kötü bir sürpriz bekliyordu. Deniz kabarmıştı, azgın dalgalar gemileri lavlara doğru atıyordu. Zaten gökten de iri kum taneleri şeklinde kızgın taşlar yağmaya başlamıştı. Evlerine sığınanlar ise, yoğun kükürt dumanından boğulmamak için kendilerini dışarı atmakta, bu defa da üzerlerine yağan taşlarla helak olmaktaydılar.
Bir Etnograf olan Prof. Dr. Carlo Giardano Pompei’de olanları şöyle aktarıyor: ‘O gün öğle vakti volkanın ağzından ani olarak yükselen bir kül bulutu birkaç saat içerisinde bütün Pompei’yi kaplayıvermişti. Böylece şehir çok uzun bir sessizlik uykusuna girdi. Şehrin uykusu, taşları, eşyaları ve sanat eserlerini yeniden hayata kavuşturan kazılara kadar yüzyıllar boyu sürdü. Burada yaşayan binlerce insanın tehlikenin bu kadar yakınında oldukları halde gafil avlanmış olmaları o tarihlerde Vezüv yanardağının bambaşka bir manzara altında olmasından ileri gelmiştir. Yamaçları meşhur politikacıların villalarıyla süslü olan Vezüv, bağlar, bahçelerle çevrili ağaçlık bir yerdi.
Pompei şehri, Capri adasına bakıyordu. Ve devamlı olarak deniz kokusu oluyordu. Aslında eski zamanlarda da Vezüv yanardağı üzerinde bir patlama meydana gelmiş. Ancak hem bu kadar şiddetli değilmiş. Hem de o dönemde insan yaşamıyormuş. Bu küçük püskürmeleri de çok sonradan bir Yunan coğrafyacısı keşif etmiştir. Bunu da insanlara anlatma gereği duymamış. Zaten Pompei şehrinde yaşayan insanların para ve zevkten başka bir şeyi gözleri görmemekteydi. Yani eğer püskürtmeden onlara bahsetmiş bile olsaydı, zaten insanlar umursamayacaktı. Aslında M.Ö. 62 yılında meydana gelen bir zelzele, bu felaketin bir habercisi sayılabilirdi. Şehirde o kadar çok deprem oluyormuş ki, halk buna alışmış.
İtalyan bir bilim adamı olan Fiovelli, 19. yüzyılın başlarında yaptığı kazı araştırmasında gözlerine inanamadı. İnsan suretleri dahil olmak üzere her şey taşlaşmıştı. Burada atlar, köpekler, çocuğuna sarılmış olan anneler ve birçok insan kalıntısı taş olarak bulunmuştu. Bulunan kalıntılar, Napoli müzesinde sergilenmektedir.
Jeologlara göre halkın ölüm sebebi kükürt gazı. Taşa dönmelerinin sebebi ise yanardağın püskürttüğü volkanik tozun sertleşmesi. Bu lavlar kalıp oluşturmuş, zamanla içerideki vücut çürümüş fakat kalıp aynı kalmıştır. Ancak bilimsel yönlerin dışında da birçok tahmin bulunmaktadır.
Müslümanlar Pompei’de yaşananları, onların kumar, fuhuş, insan kavgası ve her türlü ahlaksızlıklarının cezası olduğunu taşlaşma olayının da insanlara ibret olması gerektiğini düşünüyorlar ve normalde lav püskürmesiyle insanların tamamen yok olacağı, taşlaşamayacağı da öne sürdükleri en önemli gerekçedir.
Kazı alanından çalınan parçaların laneti!
Pompei kazılarından sorumlu Profesör Osanna, 1960’lardan itibaren Pompeii’deki kazı alanlarından binlerce parçanın çalındığını ve 1990’lardan itibaren de bu çalıntı parçaların uğursuzluk getirdiği efsanesinin yayılmaya başladığını anlatıyor.
Osanna, mozaik parçaları, deniz kabukları, paralar, volkanik taşlar gibi parçaları çalan ancak daha sonra pişman olan turistlerden yüzlerce mektup aldıklarını belirtiyor.
Profesör Osanna’nın İtalyan basınıyla paylaştığı mektuplarda, bazı turistlerin kötü şans getirdiği gerekçesiyle, bazılarınınsa yaptıklarından pişman olarak özür dilediği ve çaldıkları parçayı iade ettiği görülüyor.
Osanna, iade edilen çalıntı parçalar ve özür mektuplarından oluşan “Pompeii’den götürdüklerim” başlıklı bir sergi açmak istediğini söylüyor.
ABD’li bir turist, mektubunda şöyle diyor:
“Geçenlerde karımla İtalya’yı ziyaret ettik ve Pompeii turuna çıktık. Karım, Amerika’daki tanıdıklarımıza göstermek için bir volkanik kaya parçası aldı. Bu kaya parçasını almasından sonra büyük uğursuzluklarla karşılaştı….
“Önce Pompeii’deki tur otobüsümüz bizi almadan gitti, Sorrento’ya kadar kendi başımıza dönmek zorunda kaldık. İki gün sonra karım Floransa’da ayak parmağını kırdı ve İtalya tatilinin geri kalanını koltuk değneğiyle geçirmek zorunda kaldı. Bana bir iyilik yapıp bu taşı Pompeii’nin kalıntılarındaki yerine koyar mısınız? Sanırım daha da ciddi şeyler olmadan evine dönmek istiyor.”
Pompeii’de 2 taşlanmış insan cesedi daha bulundu (Güncelleme: 2020 Kasım)
2020 Ocak ayında Pompeii de bulunan cam kristal madde araştırılmıştı. Bulunan maddenin beyin olduğu keşfedildi.
Yüksek sıcaklık ile malzemenin yüksek ısıda yakılıp hızla soğutulup cama veya sır haline getirilmesi işlemine vitrifikasyon denir. Napoli II. Federico Üniversitesi’nde adli antropolog ve çalışmanın baş yazarı olan Dr. Pier Paola Petrone, “Eski beyin kalıntılarının korunması son derece nadir bir bulgudur. Bu, eski insan beyninin ısı ile vitrifiye edilmiş haldeki ilk keşfi.” dedi.
2020 Kasım ayında ise 2 taşlaşmış insan bedeni bulundu.
Arkeologlar, yaklaşık 2000 yıl önce antik Roma kenti Pompeii’yi tahrip eden volkanik patlamada ölen iki adamın kalıntılarını ortaya çıkardılar. Pompeii arkeoloji parkındaki yetkililer, birinin muhtemelen yüksek statüde bir adam, diğerinin de kölesi olduğunu söyledi. Kazı müdürü Massimo Osanna, “süpürüldükleri sırada patlamadan belki de sığınmak istiyorlardı”, diye ekledi.
Pompeii, MS 79’da Vezüv Yanardağı’ndan volkanik bir patlama tarafından adeta yutulmuştu. Patlama Pompeii’yi toptan küle gömdü, şehri ve sakinlerini zamanla dondurdu ve arkeologlar için zengin bir kaynak haline getirdi.
En son keşif, 2020 Kasım ayında antik kentin eteklerinde büyük bir villanın kazısı sırasında yapıldı. Yetkililer, zengin adamın 30-40 yaşları arasında olduğunu söylediler. Boynunun altında sıcak yünlü bir pelerin izleri bulundu.
Diğer adam ise 18-23 yaşları arasındaydı. Arkeolojik sitedeki yetkililer, ezilmiş omurların el işçiliği yapan bir köle olduğunu belirttiğini söylediler. Bulunan Taş Dökümler, kurbanların cesetlerinin sertleşmiş külde yaptığı izlenimler kullanılarak oluşturuldu.
Kazı müdürü Massimo Osanna, gazetecilere verdiği demeçte, “Sıkışmış ayakları ve elleriyle de gösterildiği gibi, termal şok nedeniyle bir ölümdür” dedi. Keşfi, patlamanın meydana geldiği sabahın “inanılmaz ve olağanüstü bir tanıklığı” olarak nitelendirdi.
2020’de de Napoli yakınlarındaki arkeolojik alanda kazı çalışmaları sürüyor fakat koronavirüs önlemleri nedeniyle turistlere kapalı.