Uzay karanlığı nedir? Uzay gerçekten ne kadar karanlık?
Teleskoplarla bakıldığında uzay aslında karanlık değil gibi gözüküyor. Fakat durum böyle değil. Olbers paradoksu ile yıllardır gece neden karanlık sorusuna gömülen Bilim insanları Uzay karanlığı nedir? Uzay gerçekten ne kadar karanlık? sorusuna cevap arıyor.
Uzay karanlığı nedir? Uzay gerçekten ne kadar karanlık?
Her ne kadar geceleri gökyüzü karanlık görünse de evrenimiz, zayıf biçimde yayılan bir ışıkla “aydınlanır”. Bu optik arka plan ışıması, yıldızların, galaksilerin ve diğer
kozmik cisimlerin ışığı “gizlendiğinde” geriye kalan ışıktır.
Fotonlardan oluşan zayıf ve düzenli dağılım gösteren bu alan, özellikle de en iyi teleskopların bile görüş alanının dışında kalan galaksilerden çıkan, saçılmış ışıktan oluşur. Bu nedenle kozmik arka plan, evrende toplamda ne kadar galaksinin bulunduğu ve başlangıçta hangi ışık kaynaklarının bulunduğu hakkında değerli bilgiler verebilir.
Kozmik mikrodalga arka plan, evrenin patlamadan 380 bin yıl sonraki halini hakkında bilgi verirken, optik arka plan, o tarihlerde oluşan yıldızların sayısı ve nasıl geliştikleri hakkında bilgi verir.
Ancak burada şöyle bir sorun var: Zayıf arka plan ışığını ölçmek için güneşten, güneş sisteminin yansıtıcı toz zerrecikleri ve diğer bozucu etkilerden kaçınmak gerekiyor. Hubble
uzay teleskopu bile bu bozucu etkilere maruz kalıyor, astronomlar bu yüzden Hubble Derin Alan’daki arka plan ışığını hesaplamakta zorlanıyorlar.
Ancak bu ölçümleri bozucu etkilerden uzak yapmaya yarayan bir araç var: NASA’nın uzay sondası New Horizons. Araştırmacılar bu yüzden optik arka plan ışımasının yeni ölçümü için New Horizons görüntülerini temel aldılar. Sürpriz sonuç şöyle: Anlaşıldığı üzere gökyüzü, Hubble teleskopunun gökyüzü çekimlerinde göründüğünden 10 misli daha karanlık.
Peki bunlar bize karanlık uzay ile ilgili neler söylüyor?
Astronomlar, ölçümlerin bizim için görünmez olan uzayda düşünülenden çok daha az galaksinin bulunduğu anlamına geleceğini açıklıyorlar. Son verilere göre evrendeki galaksilerin toplamı iki trilyon yerine birkaç yüz milyar kadar.
Bilinen kaynaklardaki ve görünmez galaksilere ait tüm ışık hesaplardan çıkarıldığında geriye çok küçük bir kısım kalıyor. Buna göre streradyen başına her metrekareye 8,8 ila 11,9
nanovat aralığında bir ışık alanı kalıyor. Bu ışık, şimdiye kadar bilinmeyen ve dikkate alınmayan süreçlerle oluşturulan ışık olabilir. (310.04. New Horizons Decetion of the Cosmic Optical Background, American Astronomical Society, 13.03. 2021.)
Olbers paradoksu nedir?
Geceleri gökyüzünün neden karanlık olduğunu yüzyıllardır bilim insanlarınca araştırılmış. Olbers paradoksu olarak bilinen bu durumbilim geliştikçe cevap buluyor.
Gökyüzüne nerden bakılırsa bakılsın, yön farketmez, homojen bir dağılımın olduğunu görürürüz. Hangi yıldıza bakılırsa oradan ışık gelir uzaklığına göre değişir tabi. Dünya uzayda bir nokta ise, eşit uzaklıkta olan bu noktalar bir küre üzerinde olacaktır. Kürenin yüzey alanın, yarıçapı ile doğru orantılı olduğunu düşünürsek, dünya ile aradaki mesafe 2 katına çıkarırsak, yıldızın sayısı 4 katına çıkacaktır. Fakat yıldızdan gelen ışık ise mesafeye göre ters orantılıdır. Bu yüzden Dünyanın neresinden bakılırsa bakılsıngelen ışık miktarı aynı olacaktır.
Geçmişte uzayın sonsuz oldu düşünüldüğü için bu bir paradoks olarak anılıyordu. O düşünceye göre madem yıldızlardan ışık aynı miktarlarda dünyaya geliyorsa ve sonsuz evrense geceleri de gündüz gibi parlak olmalıydı.
ABD’li edebiyatçı Edgar Allan Poe, Olbers paradoksu hakkında, evrenin sadece belli bir alanının gözlemlenebildiği için olduğunu öne sürmüştü. Eğer ışık sonlu uzay ve yaşı olan bir evrende gidiyorsa, ancak belirli hacimdeki yıldızlardan gelen ışık dünyaya gelebilir. Poe’ ya göre bu yıldızlar eğer dünyaya yakın olabilseydi gece ve gündüz aynı olurdu diyor. Düşünce şu an için doğru ama Olbers paradoksuna cevap verecek düzeyde değildi.
Büyük patlamadan sonra evrenin sıcak ve ışık ile dolu olduğunu söylersek, bu ışığın geri dönmemesi ancak uzayın genişlemesi ile anlatılabilir. Büyük Patlama yada Big Bang sonrası oluşan ışığın evren genişlemesi nedeniyle, dalga boyu uzayarak yola devam eder. İnsan gözü ise değişen bu dalga boylarını fark edeme