Uzun süre çalışmanın insan beynine verdiği zararlar nelerdir?
Uzun süre çalışmak hepimizin bildiği adıyla işkoliklik sürekli tekrarlandığında insan beyni ciddi zararlar görüyor. Bu yazımızda Uzun süre çalışmanın insan beynine verdiği zararlar nelerdir? İşkoliklik, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklarla bir ilgisi var mı? sorularını bilimsel olarak cevaplayacağız.
Uzun süre çalışmanın insan beynine verdiği zararlar nelerdir?
Emeklilik yaşının gittikçe uzadığı bu zamanlarda, fazla çalışmanın beyne verdiği zararın hiç çalışmayan kişilerden daha zarar gördüğü araştırması yapıldı.
Avusturalya’da yapılan bu araştırma çalışanların nasıl bir psikoloji yaşadıklarını ve beynin buna nasıl tepki verdiği hakkında ipuçları da veriyor. Araştırmaya geçmeden önce, bir de o ülkenin ekonomik değerlerini göz önünde bulundurulduğunda, dar ekonomi yaşayan ülke çalışanlarının durumu daha da kötü olabilir.
Araştırma özellikle 40 yaş ve üzeri 3 bin erkek 3 bin 500 kadın olmak üzere 6 bin 500 kişi üzerinde denendi. Temel olarak araştırmaya katılan kişilerin alışkanlıkları ve beyin testleri baz alınarak bir rapor çıkartıldı.
Araştırmaya katılan kişilerin bazıları tam bazıları da yarı zamanlı çalışan kişilerdi. Tüm kişilere listedeki kelimeleri yüksek sesle bağırmaları, diğer taraftan geriye doğru elde sayı listesini söylemeleri, bunları yaparken de bağırdıkları kelimeler ile sayıları birlikte okumaları istendi. Amaç katılan kişiyi psikolojik baskıya alıp, dayanıklılığını ölçmekti.
Yarı zamanlı çalışan dediğimizde yani haftada 25 saat ortalama 3 iş gününe denk geliyor. Tam zamanlı çalışanlar genelde haftada 45 saat çalışırlar.
Tam zamanlı ve yarı zamanlı olarak çalışan kişilere bakıldığında ilginç bir farklılık görüldü. Yarı zamanlı çalışanların beyni devamlı canlı, iş stresinden uzak, bitkinlik olmadan rahat oldukları görüldü.
Avustralya’daki Melbourne şehrinin Uygulamalı Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü tarafından açıklanan sonuçlara göre, özellikle 40 yaşından sonra tam zamanlı çalışmak, iş yorgunluğunun getirdiği stres ile birleştiğinde, algı bozukluğu ve beyin fonksiyonlarında düşme, sinir sisteminde tahribatlar oluştuğu belirlendi.
Araştırmaya katılan diğer devlet üniversitesi, Keio Üniversitesi’nden Ekonomi Profesörü Colin McKensie ise uzun süre çalışanların, hiç çalışmayanlara göre beyinlerinin daha çok zarar gördüğünü söylüyor.
Yaş sınırı olmadan başka bir test İsveç’te yapıldı
Buna benzer bir başka deneme ise İsveç’te yapıldı. Bir huzurevinde çalışanları herhangi bir ücret kesilmeyeceği garanti altına alınarak, kısa iş zamanı test edildi. Günlük çalışma saati 8 saat iken 6 saate düşürüldü. Sonuçlar şaşırtıcıydı.
Hemşireler ve bakıcıların çalışma şevki artmış, yaşlılara karşı daha olumlu ve etkili yaklaşım, sürenin kısalması ile stres yarı yarıya düşmüş. Stresin düşmesi ile kişiler kendilerini daha bir enerjik ve mutlu olduğunun farkı görülmüş. Fakat diğer taraftan İş verenin stresi artmış. Çünkü günlük kesilen 2 saatin tüm personel açığını kapatmak için 14 yeni personel işe almış.
Fakat iş yerinin kalitesi arttığı için, iş potansiyelinin de artacağını düşünen, yöneticiler verdikleri karardan geri dönmeyecekleri ve devam edecekleri bildirildi.
Buna benzer bir başka gelişme ise Almanya’nın Göteborg şehrindeki Toyota Otomobil üretim tesislerine iş yapan, internet üzerinden bakım satan Brath ve tesis için uygulama yazılımı yapan Filimundus adlı şirketler işçilerinin saatlerini günlük 6 saate indirdi. Her iki şirket ciddi bir kazanım yaşadı. İşlerdeki hataları düşürüp, performansları arttı. Öyle ki iş yaptıkları Toyota tesis müdürü, İngiliz gazetesi The Guardian’a yaptığı söyleşide, karlarının yüzde 25 arttığını söyledi.
Aslında iş zamanının kısaltılması, işlerin daha çok uzaması ve erteleneceği anlamına gelmiyor. Açıkcası yapılan tüm örneklerde her gün 2 saat düşmesi, iş verene zarar değil kar getiriyor. Çünkü hem şirket performansı artıyor hem de müşteri memnuniyeti. Haliyle Satın Alma strateji eğitimlerinde söylenen şudur; Memnun müşteri her zaman 10 müşteri daha getirir.
İşsizliğe çözüm olabilir mi?
Diğer taraftan buna katılmayan Güney Koreli bir araştırma şirketi, eğer haftalık çalışma saati 45’den 40’a düşürülürse yaşanan iş kaybının iş kaybını arttırdığını, personele mutluluk getirmeyeceğini söylüyor.
Haftalık çalışma saatlerine bakıldığında dünyada en çok çalışan, yıllık toplam saatlerine göre ilk sırada 2287 saat ile Singapur, 2193 ile de 2. sırada Güney Kore bulunmakta.
Dilerseniz size diğer ülkelerin yıllık çalışma saatleri toplamını da paylaşalım. Cumartesi günleri çalışma yok ve yapılan ekstra çalışma dahil olmadan standart veriler;
- Almanya: 1.406
- Norveç: 1.421
- Fransa: 1.476
- İngiltere: 1.650
- İspanya: 1.685
- ABD: 1.704
- Japonya: 1.706
- Kanada: 1.708
- Brezilya: 1.841
Yapılan araştırmalar sonucunda, Haftalık iş saatleri 25 yada 30 saate inmesi, çalışan tarafından memnunlukla karşılanıyor.
Uzmanlar haftalık iş saati düşürmesi, işe göre değişebileceğini söylüyor. İş saatleri azaltılıp, eksik kalan işlere da ek işçi almak, istihdam açısından bir çözüm olabilir. Hem çalışan mutlu olur, hemde işsizlik oranları düşmesi sağlanabilir.
İşkoliklik dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve depresyonla bağlantılı mı?
Norveç’te yapılan bir araştırmada aşırı çalışan insanlarda DEHB (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) veya depresyon bulunma ihtimalinin yüksek olduğu görüldü.
Araştırmanın neticesinde işkoliklerin %33’üne yakını, işkolik olmayanların ise %13’lük kısmında DEHB (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) belirtileri görüldü. Katılımcılar arasındaki işkoliklerin araştırma kriterlerine göre bu kişiler sağlıklarını bozacak şekilde çok çalışmaları istenmişti.
Norveç’te Bergen Üniversitesi psikologlarından araştırma ekibinden Cecilie Schou Andreassen işkoliklerde görülen psikiyatrik problem izlerinin diğerlerine göre çok daha fazla olduğunu açıkladı.
Örneğin işkoliklerin yaklaşık %26’sında obsesif kompulsif bozukluk belirtileri görülürken bu oran işkolik olmayan
katılımcılarda yaklaşık %9’du. Ayrıca işkoliklerin yaklaşık %34’ü aksiyete belirtisi gösterirken işkolik olmayan katılımcların yalnızca %12’sinde bu belirtiler gözlemlendi.
Araştırma Plos one dergisinde yayımlandı. Dergide işkoliklerin yüzde 9’luk kısmında depresyonun kaçınılmaz olduğu gözlemlenmişti.
Aşırı çalışmanın tehlikeleri nelerdir?
Schou Andreassen’e göre çok fazla çalışmak daha derinden psikolojik veya duygusal problemlere neden olabilir.
Bu araştırma, insanların hayatlarında yalnızca belirli bir bölümünün incelenmesiyle çok fazla çalışma yada aşırı çalışmanın akıl hastalıklarının nedeni olduğu, akıl hastalıklarına sahip olmanın insanı daha fazla çalışmaya itip itmeyeceği ya da herhangi birfaktörün bu iki duruma da sebep olup olamayacağı kesin olarak söylenemez.
Araştırmacılar aynı zamanda kesinlikle söyleyemediği başka bir ayrıntı ise potansiyel bağlantının ardındaki mekanizma.
Schou Andreassen, genede genetik oluşabilecek bu hastalıkların nedenini işkolikliğe direkt olarak bağlamanın kesin olarak söylemenin pek mümkün olmadığını söylüyor.
Örneğin araştırmacılara göre DEHB (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) olan insanların, bu durumları sonrası yeni oluşacak sorunları telafi edebilmek için daha fazla çalışması gerekebilir. Ancak yine durumlarının, daha fazla proje ve görevi düşünmeden üstlenmelerine, dolayısıyla da iş saatleri içerisinde normalde yapabileceklerinden çok daha fazla iş yükü altına girmelerine sebep olması da muhtemel.
İşkoliklik, aksiyete ve depresyon arasında bir ilişki var mı sorusuna gelince. Aksiyetesi olan insanlar işlerini bitirse de üstüne üstlük tekrar tekrar kontrol edip, başarısızlık korkusundan dolayı çok daha daha fazla çalışırlar.
Araştırmacıların sonucuna göre aynı şekilde depresyon sürecindeki insanların da enerji seviyeleri düşük olması daha fazla ve uzun saatler boyunca çalışıp bu durumu en azından eşitleme dolayısıyla telafi ettikleri gözlemleniyor.
2017 yılında Norveç’te yaşayan 16.426 kişi ile yapılan bir araştırmada, katılımcılara geçen yılda kaç kez iş yaptığınızda fazladan zaman ayırdığı soruldu. Zaman ayırmayı iş için mi? yoksa suçluluk duygusu veya anksiyete gibi duygulardan kaçmak için mi? sorularının cevabı arandı.
Verilen cevaplara göre katılımcıların yüzde 8’i yani 1287 katılımcı sadece işkolik olduğu görülmüş. İşkoliklerin en fazlası ise genç, bekar, iyi eğitim almış ve ekonomik durumu iyi kişilerdi.
Ayrıca işkolik kadınlar erkeklere oranla daha fazla olduğu da görülmüştür.
Sonuca bakıldığında işlerinde başarılı olan insanların hepsi işkolik değil. İşkoliklik akıl sağlığı sorunlarına neden oluyor denemez. Ama ruhsal problemli olan kişilerin işkolikliği bahane ettiği söylenebilir.